ENFLASYON VE KRİZ ÜZERİNE
Arz ve talep dengeye geliyorsa adil/dengeli bölüşüm var demektir. Piyasaya fazla müdahale arz-talep dengesini bozar ve adil bölüşüm de kaybolur. Arz ve talep dengesinin oluşabilmesi için denge faktörü olan fiyatlar serbest bırakılmalıdır.
Aslında fiyatlar üreticiler ile tüketiciler arasında haberleşme aracıdır. Tüketicinin üreticiye ‘şu malları üret, ihtiyacım var’ şu malları üretme, ihtiyacım yok’ cümlelerini fiyatlar söyler.
Diğer bir ifade ile fiyatlar arz ve talebi dengede tuttuğu gibi üretim ve tüketimi de eşit kılar. Arz ve talep fiyatlara göre oluşur. Yani arz ve talep fiyatların fonksiyonudur dememizde bir sakınca yoktur.
Halkın elindeki satın alma gücü değişmelidir ki fiyatlar da gerektiği şekilde değişsin. Tabi bu konu pastanın paylaşılması ile, yani gelirin dağılımı ile ilgili bir konu. Eğer halkın eline üretim yapılmadan yani emeksiz satın alma gücü geçerse bütün malların fiyatları artar ve ilk anda gereksiz üretim yapılır, sonra mallar çöpe atılır. Ama bu arada da geliri artmayan gurup da fakirleşir.
Şunu da ifade edelim ki; günümüzde çeşitli mekanizmalarla meydana getirilen “ihtiyaçlar” çoğunlukla zorunlu olmayıp daha çok hazcılık ve mahalle baskısı üzerine kuruludur.
Faiz, üretilmeyen mallar karşılığı rantiyeye satın alma gücü sağlamakta, bu da arz ve talep kanunlarını ve dengesini bozmaktadır.
Bir tarafta karnını doyurmaya çalışan bir kitle olurken diğer tarafta da hazcılık (hedononizm) uğruna israf pik yapar.
Enflasyon; üretilmeyen mal karşılığı halka sağlanan satın alma gücüdür. Gereksiz yerlerdeki fiyatların artması ve paylaşmada dengenin bozulmasıdır. Bunun ana kaynağı faizdir ve esas itibariyle enflasyon; alt gelir guruplarından üst gelir guruplarına haksız para aktarmaktır.
Enflasyon, mallar artmadan paranın artması iken kriz ise parada bir değişiklik olmadan veya eksilmeden malların azalmasıdır. Hatta piyasada mal çoktur ama alışveriş durduğundan piyasada durgunluk başlar. ‘İşler kesat’ kavramı daha çok bunun için kullanılıyor. Kriz kontrol altına alınamazsa iflaslara, normal dışı işlere yol açabilir.
Savaş olur, kuraklık olur, hastalık olur, göç olur, çeşitli sebeplerden ya tüketim fazlalaşır ya üretim azalır, dolayısıyla piyasada para aynı kaldığı halde fiyatlar yükselir. Bu krizdir. Bu anlaşılır bir şeydir ama günümüzde birtakım para oyunları ile de kriz meydana getirilebiliyor.
Krizlerin enflasyondan farkı vardır. Enflasyonda her şeyin fiyatı “devamlı” arttığı halde krizlerde taşınmazların fiyatları düşer, buna karşılık yıllık tüketim mallarının fiyatları yükselir. Bu da arz ve talep kanunları gereği üreticileri yapılaşma yerine yıllık tüketim mallarına yöneltir.
Dünyada kriz oluyorken Türkiye’de kriz olacak diye bir kural yok ama etkileme olabilir. Bu gibi durumlarda taşınmazlar ithal ve ihraç edilemediği için dünya piyasalarına uyum sağlayamaz ama ithal ve ihraç edilen mallar dünya piyasaları ile uyum sağladığı için arz ve talep durumuna müdahale yoluyla piyasa daha kolay dengelenir.
Para ve üretim üzerinden düşünürsek; insanlık altın paranın, ülkeler üretimin, iller şehirleşmenin, kırsal alanlar tarım ve ziraatın artması ile denge kurabilir. Yani kentlerde ticaret ve sanayi, kırsal alanda da ürünler artıyorsa kriz ve enflasyon oluşmaz.
Kolay mı, maharet de burada işte.
NEVZAT ÜLGER