KONUT FİYATLARI NİÇİN YÜKSEK?
Resmi açıklamalara göre; 31 Aralı 2017 tarihi itibariyle inşaat sektörünün bankalara olan borcu toplam 311 milyar lira.
187 milyarı bankaların inşaat firmalarına kullandırdığı nakit,
124 milyarı da teminat mektubu ve borç taahhütleri.
Yine BDDK verilerine göre, 31 Aralık 2017 itibariyle bireylerin bankalara olan borcu 192 milyar lira.
Yani bankaların inşaat sektörüne verdiği toplam kredi 503 milyar lira.
Bankacılık sektörünün aynı tarih itibariyle kredi hacmi biraz fazlası ile 2 trilyon lira. (2,43 trilyon) Yani bankaların toplam kredi hacminin % 25’ini inşaat sektörü kullanıyor. Türkiye’de satılan 1,4 milyon adet dairenin %34’ü bankalar eliyle satılmış. (İpotekli konut kredisi.) Görüntüde bankalar rahat gözüküyor ama acaba gerçek böyle mi onu bilemiyoruz işin doğrusu.
Türkiye’de inşaat konut üretimi de özsermaye ile değil büyük oranda banka kredileriyle yapılıyor. Keza bireysel konut alıcıları da konutları banka kredisi ile alıyor. Konuyu biraz açalım:
Bankalar müteahhide 500 bin liralık kredi verdiklerinde, 5 yılda 381 bin lira faiz alıyorlar. (Aylık %1,99 yaklaşık yıllık %25 faiz). Tabii olarak ödenen bu faiz hemen maliyete ekleniyor.
Bu defa konut alıcısına aylık %1,3 yıllık ortalama %15-16 faizle kredi veriyor.Eğer süre uzun olursa, mesela 240 aylık 200 bin liraya iki katı oranında faizi de alıcı ödüyor.
Şimdi burada müteahhit yıpranmıyor, aksine kazanıyor. Banka iki taraflı, hem müteahhitten hem de alıcıdan kazanıyor. Bazen hem yapıcısı hem de satıcısı banka olabiliyor. Alıcı da başka şartları yokmuş gibi bu krediden faydalanıyor ama oldukça zararda.
Böylece normal maliyeti 300 bin lira olup, 400 bin liraya satılması gereken bir daire, alıcıya 800 bin lira olarak satılıyor.
Peki konut fiyatları talep azalmasına karşın neden düşmüyor? Çünkü bankalar verdikleri her türlü kredi için yalnız gayrimenkul ipoteği kabul ediyorlar. İster ticari kredi talep edin, ister zirai, ister yatırım kredisi talep edin, banka gayrimenkul ipoteğinden başkasını kabul etmediğinden, ticaret adamları sırf bu maksatla da olsa konut alıyorlar. Diğer bir ifade ile her kesim adeta bankalar tarafından konut almaya zorlanıyor.
Bu şartlarda 1600 lira alan bir asgari ücretli nasıl ev alacak? Metropollerde yaşayan tek maaşlılar nasıl konut alacaklar?
Acımasız ve korkunç bir sistem bu. Hâlbuki nüfusu her yıl bir milyon artan bu ülkede yılda 300 bin konuta, 500 bin kişiye de çalışma alanına ihtiyaç var. Yani kalkınma hızımızın %7’nin altına düşmemesi gerekiyor. Ama bu faiz çarkıyla bu iş olmaz işin doğrusu.
Son yılların en fazla kar eden kuruluşları bankalar olmasında yatırımcı mı olsun? Finansman zorluğu aşılmadan kalkınma ve büyüme biraz sıkıntılı olur galiba. Sanayi kuruluşları karlarının %51’ini bankalara faiz olarak ödüyor.
Cumhurbaşkanı haklı; faiz sebep, enflasyon neticedir. Peki çözümü hükümet nasıl uygulayacak?
NEVZAT ÜLGER