12 MART MUHTIRASI VE SONRASI
1970 yılında Süleyman Demirel başkanlığındaki Adalet Partisi tek başına iktidar ve kalkınma hızı da gayet iyi. Keban Barajı gibi o gün için devasa bir barajın yapımı hızla ilerliyor. Bu ülkedeki enerji yatırımları küresel sermayeyi hep rahatsız etmiştir zaten. Dün de bu gün de.
AP (Adalet Partisi) hükümeti 1970 yılı bütçesini 28,5 milyar lira olarak meclise getirirken o güne kadar insanların birçoğunun ismini dahi bilmediği, bir kısmını da artık hiç unutamayacağı bir takım vergileri kapsayan “finansman kanunu”nu birlikte meclise getirdi.
-taşıt alım vergisi -işletme v.-gayrimenkul değer artış v.-veraset ve intikal v.-banka ve sigorta muamelesi v. – bina inşaat v.- damga vergisi ve harçlar – spor-toto v. – istihsal vergisi
Bu vergiler 1970 yılına kadar bu ülkede yok. Pek tabii olarak bürokrasi ve memurlar da unutulmamış ve bir gelir arttırıcı olarak 657 sayılı “devlet Personel Kanunu” da kabul edilmiştir.
Ayrıca silahlı kuvvetlerde gerçekleştirilen OYAK benzeri bir kurum olarak memurlar için MEYAK (memur yardımlaşma kurumu) oluşturuluyordu.
AP hükümeti 10 ağustos 1970 tarihinde %66,6 oranında devalüasyon /kur ayarlaması yoluna gitti. Yani 1958’den beri uygulanmakta olan 1$ = 9TL yerine, 1$ =15TL oldu. Esas maksat, işçi dövizlerini yurda çekmektir.
Bu arada hükümet “Avrupa ortak pazarı” ile bütünleşme yoluna girdi. 12 Eylül 1963 yılında imzalanan Ankara Antlaşmasına göre başlatılan “hazırlık dönemi” 1 Aralık 1969 tarihinde sona eriyordu.
23 Temmuz 1970 tarihinde Brüksel’de yapılan “Ortak Pazar Bakanlar Konseyi” kararı ile “geçiş dönemi” başlamış oluyordu.
AP hükümeti ve Demirel açısından devalüasyonla hem ABD’nin isteği yerine getirilmiş oluyor, hem de işçi dövizleri yurda getirilerek döviz sıkıntısı gideriliyor ve iç finansman sağlanıyordu. AET AB’nin o günkü adı) açısından bütünleşme kararı alınarak eğer verirlerse 220 milyon ABD doları gelecekti. Sanayi toplumuna geçiş için de “iç kaynakları vergileme yoluyla yeniden düzenleme” işlemi yapılmış oluyordu.
İktidar cephesinde bunlar olurken 1969 seçimlerinde Konya’dan bağımsız milletvekili seçilen Prof. Dr. Necmettin Erbakan tarafından 26.Ocak.1971′ de “Milli Nizam Partisi” kuruldu.
Bu parti Anayasaya aykırı fikirler taşıdığı gerekçesiyle daha sonra kapatılacak ancak 12.Ekim.1972 tarihinde yeni katılımlarla birlikte “Milli Selamet Partisi” olarak yeniden ancak farklı bir isimle siyaset sahnesindeki yerini alacaktı.
Yine AP içinde de muhalefet başlıyor, partinin Ethem Kılıçoğlu ve Cevat Önder’i partiden ihraç etme istemi kavgayı kızıştırıyordu. Ayrıca Celal Bayar da CHP’liler gibi siyasi aftan yana olmayan eski “su işleri müdürü” Demirel’e kızgındı.
Demirel geri adım atmadı. Kısa sürede bir dizi milletvekili senatör ve belediye başkanını partiden attı.
Ancak 11 Şubat 1970’de bütçe oylaması yapılırken 41 AP’li milletvekili kendi partilerinin bütçesine “Red” oyu kullandı. Demirel hükümeti düştü.
Yeni hükümeti kurmakla S. Demirel yeniden görevlendirildi. Günlerce uğraştıktan sonra 41’lerden 30’unun meclise gelmemesini sağlayarak yeni hükümete güvenoyu alabildi.
İşte bu 41’ler daha sonra Ferruh Bozbeyli Başkanlığında ‘Demokratik Parti’ adıyla partileşerek, AP ‘den koptu,
27 Mayıs darbesini yapan cemal Madanoğlu yeniden bir sol darbe yapmak istiyordu. Ancak bu oluşumun içerisine yerleştirilen MİT görevlisi Mahir Kaynak, gelişmeleri anında merkeze aktardığından, bu oluşum için Ziverbey soruşturmaları başlıyordu.
İşte bu noktada 12 Mart1971 günü kuvvet komutanları hükümet aleyhine bir muhtıra verdiler.
Muhtıranın altında;
Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Memduh Tağmaç, Kara K. Komutanı Orgeneral Faruk Günler, Deniz K. Komutanı Oramiral Celal Eyicioğlu, Hava K. Komutanı Orgeneral Muhsin Batur’un imzaları vardı ve Muhtıra Cumhurbaşkanına, Millet Meclisi Başkanına ve Cumhuriyet Senatosu Başkanına verildi.
Demirel Kabinesi istifa etti.
Bu muhtıranın/darbenin arkasından yüksek enflasyon, krizler ve belli grupların nemalanmaları geldi. Ani zenginler arttı.
İhtilallar bu ülkenin problemlerine çözüm getirmedi. Ancak bir takım insanları da huzursuz etti. Ülke hep on yıllar geri gitti.
NEVZAT ÜLGER