VURUŞMALAR MEZHEP BOYUTLU DEĞİL
Karşımızdaki şer ittifakı denilen dış beyin “Türkiye’nin yenilgisi üzerinden yeni bir Lozan oluşturmaya” çalışıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eğer durmaya kalkarsak duracağımız yer Sevr şartlarıdır” ifadesini kullanmak suretiyle durumun ciddiyetini vurguladı. Numan Kurtulmuş ise, Türkiye’nin içinde bulunduğu bu durumu ikinci bir “Sykes Picot” olarak tanımladı.
Terör, daha çok dış güçlerin Türkiye’ye bir politika dayatma için kullandığı bir vasıta olarak değerlendirilmelidir. Türkiye’nin bu çerçeveye razı olması demek, en az elli yılını kaybetmesi demektir.
Türkiye bu durumdan ya büyüyerek ya da küçülerek çıkacaktır. Türkiye bu kaotik ortamdan, kendisi ve bütün bölge için, gücünü halkından alan büyük bir devlet olarak çıkmalıdır. Türkiye’nin büyümesi demek, kendi tarihsel havzasında etkinlik kazanması ve coğrafyasını da geliştiren bir sürece girmesi demektir.
DP’ye karşı 27 Mayıs Darbesi,
AP’ye karşı 12 Mart Muhtırası,
AP+CHP+MSP+MHP’ye karşı 12 Eylül Darbesi,
RP’ye karşı 28 Şubat Postmodern Darbesi,
MNP, MSP, RP ve FP’yi kapatma darbeleri,
DSP’ye karşı lidere darbe girişimi (Ecevit’i hastaneye gönderme ve partiyi Kemal Derviş-İsmail Cem-Hüsamettin Özkan’la bölme operasyonu),
CHP’ye karşı lider darbesi (Baykal’ı düşürme),
AK Parti’ye karşı partiyi kapatma darbe girişimi, 24 Nisan Elektronik Muhtırası, Taksim Kadife darbe süreci ve 15 Temmuz FETÖ/Askeri Darbe Girişimi.
Darbenin, muhtıranın, entrikanın, terörün, ihanetin, muhatabı olan bütün bu partilerin renkleri, felsefeleri, ideolojileri, ekonomi politikaları, Batı’ya, İslâm coğrafyasına, Rusya ve Çin’e bakışları ve yaklaşımları birbirinden çok farklıdır. Buna rağmen bütün bu partiler, ABD’nin başını çektiği şer ittifakının (ABD-İngiltere-İsrail/Siyonizm) darbelerine muhatap olmuşlardır.
Peki ama niçin?
Bu çok temel bir sorudur. İşin sırrını öğrenebilmek için bu sorunun cevabı, duygusallıktan uzak, gerçekçi bir şekilde araştırılıp verilmelidir. Bu kadar farklı renklere sahip olan bu partilerin, konumuzla ilgili tek ortak paydası, ABD destekli darbelerle düşürülmüş olmalarıdır.
Her darbeden sonra iş başına gelen siyasi partiler, geçmişten niçin ders alıp gerekli tedbiri almamışlardır/alamamışlardır?
Şer ittifak, her devirde nasıl oluyor da, sivil ve askeri bürokrasiden, medyadan ve STK’lardan destek bulabiliyor?
ABD, Türkiye’de sivil ve askeri bürokrasiye nasıl olup da kolayca sızabiliyor?
“Hayır diyebilen bir Türkiye” istenmiyor.
Bölgedeki vuruşmalar hiç de mezhep boyutlu değil.
NEVZAT ÜLGER