MİLLİ GELİR NASIL 20 BİN DOLAR OLUR?
KONDA, 2008 ile 2018 yılları arasında çeşitli alanlarda karşılaştırmalar yaptığı 10 yıllık toplumsal değişim raporunu yayımladı.
Araştırma sonuçlarına göre, Türkiye’de ateist oranı yüzde 1’den yüzde 3’e yükselirken, kendini inançsız olarak tanımlayanların oranı yüzde 1’den yüzde 2’ye çıkmış.
Yine anket sonuçlarına göre;
– kendisini dindar olarak tanımlayanların oranı yüzde 55’ten yüzde 51’e gerilerken,
-başörtüsü oranı yüzde 52’den bir puanlık artış göstererek yüzde 53’e yükselmiş.
-İnançlı olduğunu söyleyenlerin oranı yüzde 31’den üç puanlık bir artışla yüzde 34’e yükselmiş,
– oruç tutanların oranı da yüzde 77’den yüzde 65’e gerilemiş.
Laiklerin korktuğu çıkmadı: AK Parti’nin iktidara geldiği 2002 yılından bu yana, elleri yüreğinde panik halde yaşayan endişeli modernler, sekülerler ve laikler müsterih olabilirler, AK Parti iktidarının 17. Yılında Türkiye’de dindarlık oranında azalma var!
2002 yılının son ayında iktidara gelen AKP’nin ilk yılları ekonomide atılıma tanık oldu. 2002-2008 arasında kişi başına düşen milli gelir 3 bin dolardan 10 bin dolara çıktı.
Ama orada tıkandı kaldı. Türkiye’yi 10 bin dolar gelire AKP getirdi. Peki 20 bin dolara nasıl çıkar?
2008’de kişi başına gelir 10 bin 436 dolardı. Bugün de 10 bin 272 dolar diyor resmi makamlar.
Ekonomi on yıldır patinaj yapıyor. Buna iktisatta “orta gelir tuzağı” deniyor. Türkiye inşaat ve geleneksel sektörler öncülüğünde 10 bin dolara geldi ama 20 bin dolara gitmek için vites değiştirmek, yüksek teknolojinin payını artırmak zorunda. Aksi takdirde daha yıllarca 9 bin – 11 bin dolar bandında gidip geleceğiz.
2002’lerde Anadolu sermayesi (Anadolu Kaplanları) iktidarı İstanbul sermayesinden devralırken Amerika’da internet (dijital gelişme) patlaması yaşanıyordu. Kapitalizm kabuk değiştiriyordu.
Dijitalleşme Amerika ile sınırlı kalmadı, dünyanın başka yerlerine de sıçradı. Çin’de kurulan e-ticaret sitesi akıl almaz bir hızla büyüyerek dünya ticaretine yön vermeye başladı.
İnternet çılgınlığına bir süre sonra biyoteknoloji çılgınlığı eklendi. Bir laboratuvar ve birkaç patentten ibaret biyoteknoloji şirketleri milyar dolarlık değerlere ulaştılar. Osman Kibar isimli bir Türk, Amerika’da kurduğu biyoteknoloji şirketi ile 2.8 milyar dolar servete sahip oldu.
Bugün geleceği artık dijital ekonomi temsil ediyor. Türkiye, 10 bin dolarlık gelirini 20 bin dolara çıkarabilmek için dijital dönüşümünü tamamlamak, üretiminde yüksek teknolojinin payını artırmak zorunda.
Ama bir sorun var: Dijital ekonominin hammaddesi iyi eğitimli işgücü ve özgür düşünce ortamı.
Türkiye’nin en büyük yazılım şirketlerinden birinin patronu bir toplantıda şunları söylüyordu:
“Burada eleman bulmakta çok büyük sıkıntı çekiyoruz. Açıkçası burada yatırım yapıyor olmanın, özellikle beyaz yakalı ve yüksek kalite eleman açısından bize bir avantajı olmadı. Onları Gebze’de yaşatamadığımız, sosyal dokusuyla düşünmediğimiz sürece olmuyor. Bu nedenle kurumumuzun önemli bir kısmını Ankara’ya taşıdık. Daha kaliteli eleman bulmak için bir üniversitedeki teknoparkta faaliyete başladık. İzmir’de de faaliyete geçtik. Yani elemanı nerede bulursak biz oraya çadır kuruyoruz.”
Bu sadece Türkiye’ye özgü bir durum değil, dünyada da böyle. Dijital ekonominin merkezi niçin Silikon Vadisi’nde kuruldu. Sosyal hayat daha canlı, hürriyetçi anlayışlar daha fazla ve hukuka güven göstergesi yüksek.
Formül net: Türkiye, 10 bin dolarlık gelirini 20 bin dolara çıkarmak için yüksek teknolojinin payını artırmak, dijital ekonomiye ayak uydurmak zorunda. Peki engel ne? Yoksa toplumsal ve siyasi yapı buna uygun değil mi?
NEVZAT ÜLGER