TÜRKİYE’NİN KÜRESEL GÜÇ OLMASI İSTENMİYOR
Mecburen kullanıyor olsak da; DOĞU-BATI tanımlaması son derece soğuk ve itici bir niteleme.
Neye göre Doğu ve neye göre Batı? Greenwich Londra’nın güneydoğusunda yer alan bir semtin adı. Boylamların derecelendirilmesinde 0 olarak kabul edilir. Birleşik Krallık’ın en büyük 2. gözlemevidir. Buranın 51° 28′ 44″ kuzey enlemleri ve 0º 0′ 0″ doğu/batı boylamlarında bulunduğu varsayılır.
Greenwich’ten önce başlangıç meridyeni neresiydi acaba?
Sadece Osmanlı İmparatorluğu’na değil, Roma ve Bizans İmparatorluklarına da başkentlik yapmış olan İstanbul, daha 135 yıl öncesine kadar dünyanın merkezi olarak kabul ediliyordu. Sıfır meridyeninin geçtiği İstanbul, aynı zamanda dünyanın Doğu ve Batı diye ikiye ayrılan merkeziydi de. Doğu ve Batı Roma tanımları İstanbul merkeze alınarak söyleniyordu. Haritalar buna göre yapılır, saatler İstanbul’a göre ayarlanırdı.
Doğu Roma İmparatorluğu döneminde dünyanın merkezi olarak Yerebatan Sarnıcı’nın önündeki ‘milyon taşı’ bütün dünyanın başlangıç ve merkez noktası olarak kabul ediliyordu.
Hikâyenin sonu hepimiz için çok tanıdık. Biz hikâyenin başına odaklanalım. Roma İmparatoru I. Konstantin tarafından bugünkü Sultanahmet Meydanı’na 4. yüzyılda yerleştirildiği düşünülen “Milyon Taşı”, İstanbul’u dünyanın merkezi olarak konumlandırmıştı. Bizans ve Osmanlı dönemlerinde de şehir bu merkeziliğini korumuştur. Milyon Taşı (sıfır taşı) dünyayı Doğu ve Batı diye ikiye ayırırken, Coğrafya biliminde kullanılan boylamların ilki olan Sıfır Boylam da Ayasofya’nın hilalinden geçiyor diye kabul edilmişti. Zaman da buna göre belirlenmiş ve uzun yıllar pek çok ülke saatlerini İstanbul’a göre ayarlamışlardı. Ta ki 1884 yılına kadar. Bu yıllar ne yazık ki aynı zamanda Düyunu Umumiye yıllarıdır.
1884 yılında Washington’da Uluslararası Meridyen Kongresi adıyla bir toplantı düzenlenir. Yirmi dört ülkeden temsilcilerin katıldığı toplantıda başlangıç meridyeni Greenwich’e taşınır. Tabi onunla birlikte zaman ve konumun belirlenmesi de. Zamanla tüm dünya Greenwich’i başlangıç meridyeni ve saati olarak kabul eder. Osmanlı, kendi sistemiyle birlikte ikili bir sistem devam ettirir. Cumhuriyet sonrası 1932’de Takvim, saat ve ölçülerle ilgili kanunda yapılan değişiklikle Türkiye’de Greenwich’e göre ayarlar kendisini.
Bunun ne önemi var diyenler için bazı başlıklar:
-Haritalar buna göre çiziliyor,
-Saatler buna göre ayarlanıyor,
-Yön tayini buna göre yapılıyor,
-Bugün hava ve deniz trafiğinin yanı sıra tüm dünya borsalarının açılış kapanış saatleri bile buna göre ayarlanıyor.
Osmanlı’nın hâkim olduğu toprakları gösteren haritalarda baş meridyen olan Ayasofya Camii’nin kubbesinden geçen meridyene “Arz-ı Halife” veya “Arz-ı İstanbul” deniliyordu. Çünkü Müslümanların Halifesi İstanbul’dadır. Hâlen İstanbul’u esas alarak namazlarını kılan ülkeler mevcut. Mesela Afganistan’da bayram namazı vaktini İstanbul esas alarak kılıyorlar. Sebep ise “Halife-i Mü’minin ile aynı anda bayram namazını eda edelim” düşüncesidir.
Bu konu yalnız tarihi bir mesele değildir. Üzerine hala uluslar arası işlemler yapılan bir konudur. Bilindiği üzere Mekke yönetimi, son birkaç yılda yaptıkları saat kulesiyle Mekke merkezli bir zaman uygulaması başlatmak istiyorlar. Biz İstanbul’un merkeziliğini unutunca İstanbul’un sıfır meridyeni Greenwich’e taşındı. Peki, İstanbul’un bir de zamanda sıfırı vardı, bunu da engellemeleri lazım. Sakın Mekke’deki saat kulesi bu yüzden ortaya çıkıyor olmasın? Ayasofya’nın hilalinin zaman misyonu, Mekke’de yapılmış olan Kraliyet Saat Kulesi’ne taşınmak isteniyor. İstanbul merkezli bir zaman uygulaması olmasın diye uydurulmuş bir şey bu. Çünkü İstanbul merkezli bir saat kurulmasın diye Mekke’nin dini bağlamını da istismar ederek bunu yapıyorlar.
Türkiye’nin yakın bir gelecekte (2050 gibi) küresel güç olacağına dünya devletleri bizim insanımızdan daha çok inanıyor.
NEVZAT ÜLGER