28 ŞUBAT VE BENZERLERİ OLMASIN
Bizatihi darbeyi hazırlayanlarca adına “postmodern darbe” dedikleri 28 Şubat’ın iki önemli nedeni üzerinden yazıya başlayalım:
-İçeride; “Yatırımlarda ve harcamalarda “havuz sistemi”
-Dışarıda; “D-8” oluşumu.
28 Şubat için bunun dışında söylenecek çok neden vardır elbette ama bu nedeni önemsemek gerekir. Bu dönem itibariyle ülkenin kaybettiği para 400 milyar dolardı diyor Binali Yıldırım.
Tarihe “Postmodern Darbe” olarak geçen ve “bin yıl sürecek” denilen 28 Şubat darbesinin üzerinden tam 22 yıl geçti. Bin yıl sürmedi ancak o dönemde ortaya çıkan mağduriyetler toplumda derin izler bıraktı. Milyonlarca kişinin etkilendiği darbe sürecinde yaşananlar hafızalardaki yerini koruyor. O dönem dindarların üstüne kâbus gibi çöken zinde güçler, yıllar sonra yaptıklarından dolayı hesap verdi. Ancak 28 Şubat’ın medya, siyaset ve sermaye ayağına dokunulmadı. Hüküm giyenler de tutuklanmadı zaten.
O dönem Refah Partisi Trabzon milletvekili olarak parlamentoda yer alan Şeref Malkoç’a göre tertiplenme NATO eliyle ve ABD desteğiyle oldu. Türkiye’ye 28 Şubat’ta en büyük kötülüklerden biri yapıldı. Kamu Başdenetçisi Malkoç “28 Şubat’a destek veren iş adamlarına banka kurduruldu. Milletten mevduat toplanıp yüz milyar dolara yakın para darbecilerin yandaşlarına peşkeş çekildi. 28 Şubat, Türkiye’nin en az 50 yıl geriye gitmesidir. Türkiye’de demokratik mekanizmaların felç olmasıdır. NATO, ABD destekli yapılmış olan en büyük kötülüktür. Bugün bakıldığında bunlar çok daha net olarak ortaya çıkıyor” dedi.
28 Şubat 1990 yılında başlayıp 2002 yılına kadar sürdü. Etkileri de 2007 yılına kadar devam etti.
Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın: 28 Şubat’ın açtığı yara toplum vicdanında kanamaya devam ediyor dedi. Davanın darbeden 16 yıl sonra açılmış olması darbecilere delilleri karartabilmek için yeterli zamanı kazandırdı. Birçok delile ulaşılamadığı için adaletin hakkıyla tecellisi gerçekleşemedi. Eğer 28 Şubat davası daha erken açılmış olsaydı 15 Temmuz darbe girişiminin önüne geçilmiş olunacaktı diye ekledi.
TÜRKAD Başkanı Dr. Mehmet Sarı ise 28 Şubat’ın aktörlerinin sadece Batı Çalışma Grubu’ndaki belli başlı güçler olmadığını ifade etti. Sarı “Tabii ki bunlar en önemli figürlerdi. Ama bunların yanında da sosyal ve sivil ayağında çok önemli kişiler vardı. Örneğin, medya, siyaset, akademi ve iş dünyasında 28 Şubat’ın çok önemli hazırlayıcısı olan, doğrudan destekleyen aktörleri vardı. O dönemde, sadece cuntacıların devleti icra çabası değil, bunun yanında ciddi anlamda hazine parselleri, ekonomik kaynakların kimlere transfer edildiği gibi çok şaibeli problemli hadiseler de var. Bunların da araştırılmasının gerektiğini mahkemede özellikle vurguladım” dedi.
Öncelikle “sivil toplum” temsilcileri olarak Türkiye İşverenler Sendikası Konfederasyonu (TİSK), Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu (TESK), Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK- İŞ) ve Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) yöneticileri sahneye çıktılar. Kamuoyunun “beşli çete” adını taktığı bu grubun yanı sıra “ana akım” medya organları ve iktidardaki Refah-Doğru Yol koalisyonunun siyasi muhalifleri de postmodern darbenin yanında oldular.
Aradan geçen bunca zamandan sonra, çekilen acıları, sıkıntıları, görülen baskıları anlatmaktan maksat ibret almaktır. Bu toplum ve yetkililerimiz acılarımızı ve bu uğurda hayatını kaybedenleri devamlı gündemde tutmak yerine, bu tür olayların tekrarlanmaması için yasal düzenlemeleri hiçbir boşluk bırakmadan yürürlüğe koymalıdır.
28 Şubat darbesinin yarattığı atmosfer, muhafazakâr camianın iktidara yürüyüşünü hızlandırdı. Sonunda da 2002’de AK Parti eliyle iktidar olundu. Toplumdaki o muazzam entelektüel birikim, insan kaynağı ve zihin gücü bir anda AK Parti’ye aktı ve 8-10 yıl gibi bir zaman diliminde Türkiye, tarihinin en önemli değişimini ve dönüşümünü yaşadı.
NEVZAT ÜLGER