BELEDİYE’YE HARPUT ÜZERİNE
Şehir merkezinden Harput’a çıkarken belli aralıklarla yapılacak şelaleler eğer bir de mahirane ışıklandırılırsa gece çok güzel bir görüntü ve rahatlık sağlar.
Harput’a canlılık kazandırmak için, tarihi dokusuna uygun üç-beş noktada yapılacak yüz hanelik iki katlı, cumbalı, şahnişini (şanşenli) olan taş binalar en az üç-beş bin insanı “Yukarışehir”e çeker. Bilindiği gibi mekânlar insanla güzeldir. İçinde salınıp gezeni olmayan saray ve köşkler dahi makbul değilse, yerleşim yerlerinin insanla güzelleşeceği unutulmamalıdır. Sit alanı ilan edilen Harput’un bazı noktalarının iskâna açılabilmesi hususunda yasalar imkan tanıyor.
Hüseynik, Sugözü, Yedigöz, Ölbe Vadisi, Göllübağ, Anguzu Baba, Seyran Tepesi (Gâvur Dağı), Yokuşbaşı (Buzluk Tesisleri), Karataş, Hamedi ve kısmen Pekinik gibi yerleşim yerlerini gezerek, seyrederek, üzerinde konuşarak, gelecekte neler yapılacağına ilişkin sohbetler yaparak tatlı ve faydalı bir gezi yapmak gerekir.
Hüseynik ve Sugözü’ndeki tarihi camiler ile Yedigöz’ün sahip olduğu Allah vergisi güzellikleri, yaratanını düşünerek ve zikrederek temaşa edilecek nefis güzelliklerdendir.
Ölbe Vadisi, kendisi için gelecek planları yapılmasını gerektirecek orijinalitesi olan uzun bir vadi. Yedigöz ile Pekinik arasında, içinde kaynak suları, şırıl şırıl deresi, dutlukları, mağaralarıyla yeşillikler vadisi denecek müthiş bir mekân. Belli bir harcama ile aranan bir turizm mekânı haline gelmesi çok kolay. İster bir kültürü yaşatmak adına, ister bir turizm sahası meydana getirerek para kazanmak için “Ölbe Vadisi” mutena bir mekanlar silsilesi.
Göllübağ, Harput’un doğusunu, kuzeyini ve güneyini kendisine bağlayan bir broş gibi duruyor karşınızda. Hemen ilerisinde yol ikiye ayrılıyor. Biri meşhur Buzluk Mağarası’na, diğeri Anguzu Baba’ya doğru. Anguzu Baba’ya giderken Buzluk Tesisleri sizi biraz dinlenip yemek yemeye ve nefis çayından içmeye o kadar davetkâr davranıyor ki mola vermeye mecbur oluyorsunuz.
Anguzu Baba, 8.-9.yüzyılda Bizanslılarla savaşırken şehit olmuş bir kahraman. Anguzu Baba’nın mezarının bulunduğu kayalık tepe 360 derecelik seyir imkânı ile belki de bu bölgedeki ender yerlerden biri. Bu tepeye yerleştirilecek bazı aletlerle burası önemli bir çekim merkezi haline getirilebilir. Elbette tepeye çıkmanın kolaylaştırılması için bazı çalışmalar da yapılmalıdır.
Yine bu sahada eski ismi Gâvur Dağı iken şimdiki güzel ve yerinde konulmuş olan ismi ile “Seyir Tepesi”nden baktığınız zaman baraja kadar dehşetli bir seyir alanına hayran kalıyorsunuz. Her mevsim ayrı bir güzelliği olan bu mekânların hepsi de, tarıma ve bahçeciliğe zarar vermeden, belki yeni pazarlama imkânları dahi sunarak turizme açılabilir. Bu işlemler yapılırsa belki de aynen Yalova-Termal’deki gibi kiralık kır evlerinin yapılmasına imkân verebilir diye düşünüyorum.
Her tarafı su ile çevrili olan bu mekânlarda maalesef “Özel İdare”nin belki tembelliği belki de beceriksizliği yüzünden su sorunu yaşanıyor. Hizmet bekleyen bu yerler muhakkak insanların hizmetine sunulmalıdır. Her yanı su ile çevrili bir arazi susuz kalıyorsa eyvah ki eyvah.
Bursa-Uludağ’ın uzun süre simgesi haline gelen teleferikler, Harput için herhalde cazibesini artıracak bir etkinlik olacaktır. İşletme hakkının belli bir süre tahsis edilmesi kaydıyla bu sistemin özel sektöre kurdurulması çok kolaydır.
Artık gerek kültürel etkinlikler, gerekse ilmi sempozyumlar, şimdilerde turizm merkezlerinde ve görülmeye değer, kalmaya değer tesisleri ve mekânları olan yerlerde tertip edilmektedir. Harput bu iş için çok uygun imkânlara sahiptir. Mesela ilk elden Sarahatun Camisi’nin karşısında yapılan, çok ilkel bir düşünce ile lokanta yapılmak istenen mekân, her hafta bir etkinlik yapılarak böyle bir hizmet için kullanılabilir.
Harput’un yaşatılabilmesi, Harput’un yaşanabilir bir mekân haline getirilmesi ile mümkün olur. Harput yaşanacak hale getirilemezse tıpkı bu gün yapıldığı gibi ancak tüketim malzemesi olur.
Bazı düşünürler, kalesi olmayan şehirlerin tarihi olmaz diyorlar. Bizim kalemiz var, Allah’n lütufları namütenahi, öğle ise bizim de bu güzellikleri ve yaşanmış tarihi mekânları günümüz insanlarının anlayışına ve istifadesine sunmak gibi bir gayretimiz olmalıdır. Kolay gelsin.
NEVZAT ÜLGER