KİŞİ BAŞINA GELİRİMİZ 28.115 DOLAR!
2018 yılı nominal değerleri ile;
Türkiye’de Milli Gelir; 766 milyar dolar,
Kişi başına düşen milli gelir de 9.311 dolar.
Bu hesaplamalar tamamen kayıtlı ekonomiyi ifade eden nominal değerler üzerinden yapılan bir hesaplama şekli.
Ama dünyada 190 devlet milli geliri ve kişi başına düşen geliri nominal ekonomi üzerinden değil, “Satın Alma Gücü” üzerinden yapıyor diyor uzmanlar.
Tabi bu iki hesaplama üzerinden bulunan rakamlar da çok farklı çıkıyor. Dünyada ABD hariç, nominal hesaplama ile satın alma gücü paritesine göre yapılan hesaplamalar hiçbir ülkede denkleşmiyor. Bu ikisi arasındaki fark bazı ülkelerde yüzde 160’a kadar çıkıyor.
Satın alma paritesine göre Türkiye’nin rakamları şöyle çıkıyor:
Milli Gelir 2.3 trilyon dolar,
Kişi başı milli gelir 28.815 dolar.
Aradaki bu fark nereden çıkıyor ve belirtileri nelerdir?
Eskiden yurtdışına gidip gelenlerin anlattığı önemli tüketim malzemeleri ve hizmetler gelişmekte olan ülkelerde görülmüyordu. Şimdi dünya değişti. İletişim araçları ve dünyayı algılama biçimleri yeni şekiller aldı. Artık gelişmekte olan ülkelerde de gelişmiş ülkelerde olan mal ve hizmetleri bulmak mümkün ve bulunamaması halinde o ülkede hemen kıyametler koparılıyor. Elbette kaliteli yaşam seviyeleri de artmaya başladı.
Aslında yapılan hesaplamaların ikisi de doğru ama bazı ülkeler hala nominal değerlerle toplumsal olayları ifade etmeye çalışıyor. Özellikle bazı çevrelerce çok da rağbet gören “negatif anlatımlar” üzerinden gidilirse anlatımlar ve rakamlar başka şeyler söylüyor, Dünya Bankası hesaplamaları daha başka şeyler ve başka rakamlar söylüyor.
Dünya Bankası hızla “satın alma paritesi” üzerinden hesaplamaları daha gerçekçi buluyor. Kendisi de hesaplarını buna göre yapıyor.
Ülkemizde olumsuz gelişmeler elbette var. Ancak 2008 dünya finansal krizine rağmen önemli sayıda iflas ve sorun yaşamadık. Piyasalar daraldı ve durgunluk yaşanıyor, enflasyon yükselmeye başladı ama ülkenin genel gidişatında önemli bir değişme görülmüyor.
Bunlar Türkiye’nin gücünün yüksekliğini gösteriyor.
Bu rakamlar bir şeyi daha gösteriyor; Türkiye’de önemli bir “gölge ekonomi” var. Bu olaya olumsuz da bakılabilir olumlu da. Olayı değerlendirme açınızla ilgili.
Demek ki bu ekonominin gölge kısmı bir hayli fazla. Turgut Özal bu gölgenin bir kısmını aydınlatmış ve Türkiye önemli kazanımlar elde etmişti. Çok da düşman kazanmıştı ama şimdi onu herkes rahmetle anıyor.
Pek çok krize rağmen fazla etkilenmiyorsak bu gölge ekonominin aydınlatılmasında büyük kazanç olacaktır. Gölge ekonomisinin yüzde beşinin nominal hale getirilmesinin meydana getireceği gelir tam 35 milyar dolardır diyor yetkilisi. Demek ki bu rakam yüzde yirmileri bulduğu zaman nominal milli gelir otomotikman ikiye katlanacaktır demektir. Yüzde 40’ı bulduğu zaman nominal milli gelir de zaten 2.3 trilyon oluyor.
Milli gelirin ve kişi başına düşen gelirin hesaplamasını satın alma paritesine göre yapmak hem daha gerçekçi hem de Dünya Bankası mantığına daha uygun.
Ekonomi büyük çapta kayıt altına alınabilir ve gelirin adil bölüşümü sağlanabilirse dünyada Türkiye yıldız olabilir. Tezim hala geçerlidir; Türkiye 2050 yılında, belki daha da önce dünyanın ilk on ülkesi arasına girecektir.
NEVZAT ÜLGER