TÜRKİYE İLK ON BİR’DE
2050’de dünyayı yönetecek ülkelerle ilgili bir araştırma yapan PwC’nin, ülkelerin büyüme tahminlerini yansıtan çalışmasında, Türkiye listenin ilk 11’i arasında yer aldı.
Bundan birkaç yıl evvel yayımlamış olduğum “Doğu’da ve Batı’da Bilim ve Düşünce” isimli kitapta, 2050 yılında Türkiye’nin ilk on arasında bulanacağına ilişkin karinelerimi ve arzumu belirttiğim zaman, konu ile ilgili olarak bir dergi benimle bir röportaj yaparak yayımlamıştı. Ama bana sorduğu bir soru da, “Bundan nasıl emin olabiliyorsunuz?” olmuştu.
Şimdi benim yıllar önceki tespitime PwC araştırma şirketi de varmış oldu. İsterseniz listedeki ilk on bir’i sıralayalım: 1-Çin 2-Hindistan 3-ABD 4-Endonezya 5-Brezilya 6-Rusya 7-Meksika 8-Japonya 9-Almanya 10-İngiltere 11-Türkiye 12- Fransa.
Bu sıralamaya girebilmek için neler yapılabilirliği ile ilgili bir olayı anlatmak da fayda görüyorum:
1960’ın ilk üç yılında Türkiye’de fert başına gelir 560 dolar, Güney Kore ile Singapur’da 500 dolardı. Şimdi yıl 2019 ve Türkiye’de fert başına gelir 10.000 dolar, Güney Kore’de 35.000 dolar, Singapur’da 56.000 dolar.
Güney Kore ne yapmıştı da böyle bir sıçrama yapmıştı?
Önce bu gün imal ettiği otomobil markaları için FORD platformunu almıştı. Yani özgün bir tasarımla yola çıkmak için en az sekiz yıl harcamak gerekiyor. Halbuki teknolojiye üst seviyeden başlamak, yani yetkin firmalardan teknoloji transfer edip kendi inisiyatifiniz altında üretmek en iyi yoldur. Birçok kazancınızın yanında 8 ile 18 yıllık bir süreyi çok kısa bir sürede alabiliyorsunuz. G.Kore böyle yapmıştı.
Fikri Işık Bey’in Sanayi Bakanlığı döneminde Türkiye yerli otomobil üretmek için önemli aşamaları aynı yolla geçerek müstakbel otomobilin prototipini görücüye çıkarmıştı. Ekonomide önemli bir kaide olan “Geç Gelenlerin Avantajı”nı kullanarak 1947’de İsveç’te kurulan ve otomobil üretebilen “SAAB” otomobile fikri mülkiyet hakları için 40 milyon avro ödedi. Hem zor durumda olan SAAB markasının sahibi NEVS’i rahatlattı hem de NEVS’in TÜBİTAK ile yaptığı anlaşma ile “Türkiye’nin ilk yerli otomobilinin geliştirilmesi için gerekli olan üç yıl, tüm test araçları ve prototipler ile üretim öncesi nihai araçlar NEVS tarafından üretilecekti”. Yani Türkiye’de fabrika kurulup üretime hazır oluncaya kadar araçlar NEVS platformunda üretilecekti. NEVS Türkiye’de yerli otomobili üretecek endüstriyel ortağa da sahip olduğundan Know-How ile desteklemeye devam edecek ama Türkiye’de otomobili üreten aracı firma NEVS olmayacaktı.” Fikri Bey başarılı olmuştu.
Ünlü düşünür Toynbee’nin bir tespitini buraya almakta fayda var zannederim; ”Uygarlık diye adlandırdığımız gelişme; teknolojide, bilimde ve gücün kişisel olmayan biçimde kullanılışındaki gelişmedir, dürüstlükte yani ahlakta bir gelişme değildir. Her teknolojik gelişme beraberinde bir güç artışı meydana getirir ve güç de iyiye veya kötüye kullanılabilir. Günümüz toplumunun en ürkütücü yanı teknolojinin sağladığı gücün son zamanlarda şimdiye kadar görülmemiş bir ölçüde ve oranda artmasına karşın, çok büyümüş olan bu gücü kullananların ortalama ahlak -veya ahlaksızlık- düzeylerinin ya sabit kalmış ya da daha aşağılara düşmüş olmasıdır.” Bir ek daha yaparsak, bu güçten faydalanan insan sayısı da oldukça sınırlıdır diyebiliriz. İsterseniz ülkelerin % 20’lik dilimler halinde, GSMH’dan aldıkları paylara bakabilirsiniz.
Ülkenin yükselen trendine bakarak şunu söylemek pekala mümkündür: İyi yönetilirse önümüzdeki ilk on yılda, Türkiye’de GSMH fert başına 25 bin dolarları rahat aşar. Elbette bu çok önemlidir. Ama en az onun kadar belki ondan daha önemli olan, gelirin adil dağılımıdır. Ülkedeki insanların % 25’i değil tamamı mutlu olmalıdır.
NEVZAT ÜLGER