CAMİLER HAFTASI VE DİN GÖREVLİLERİ
1986 yılından beri, her yıl 1-7 Ekim günleri “Camiler ve Din Görevlileri Haftası” olarak kutlanıyor. Bu yılın teması da “Cami ve Kitap” olarak seçilmiş. Spot da bir cümle ile meramını ifade etmiş ilgililer; “cami hayatın içinde, hayat caminin içinde”. Güzel olmuş doğrusu, hayırlı olsun.
Bu vesile ile aklıma gelen bazı düşüncelerimi de sıralayayım.
“İnsanlar için inşa edilen ilk beyt (mâbed)” Kâbe’dir (Âl-i İmrân 3/96). Rivayete göre onun da ilk bânisi Hz. Âdem’dir. Nuh tufanında Kâbe’nin yeri belirsizleşince, Allah’ın bildirmesi ve emri üzerine Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İsmail onu yeniden inşa etmişlerdir. Kâbe’ye Kur’an’ın ifadesi ile “Beytullah” denilmiştir.
Kabe, Allah’ın Arşı’nın veya Arş’ın altındaki Beytü-l Mamur’un yeryüzündeki iz düşümüdür ve Hz. Peygamberin ifadesiyle; Arş’ın altındaki bu beytten bir taş atılacak olsa, Kabe’nin damına düşer.
Kabe, İslam’daki farizalardan biri olan Hac ibadetinin gerçekleştirildiği bir mekandır. Kabe Mekke’dedir. Mekke ve Medine’nin de içinde bulunduğu belirli sınırlar dahiline de “Harem” denir. Osmanlı döneminde Harem bölgesine her yıl gönderilen yardımların, İstanbul’daki hareket bölgesine de Harem denilmiş ve hala da o isimle anılmaktadır.
Biz bazı kavramları Farslılardan aldığımız için, anlam aynı olsa da ifade edilişleri farklıdır. Salat yerine namaz, savm yerine oruç, resul yerine peygamber ve mescid yerine cami kelimeleri bunlardan bazılarıdır. Mescid, secde edilen yer anlamına geldiği gibi, cami de secde etmek için toplanılan yer anlamında kullanılıyor.
Hz. Peygamberin Mekke’den Medine’ye hicretinde, şimdi Medine’nin içinde kalmakla birlikte, Mescidi Nebeviye uzaklığı beş km olan Kubâ’da yaptırdığı mescid, İslam’ın gelişinden sonraki ilk mesciddir. Hz. Peygamber burada 14 gün kalmıştır. Daha sonra Peygamber efendimiz her Cumartesi buraya gelip namaz kıldığı için, Müslümanlar da bu sünneti devam ettirmektedirler.
Medine’de bulunan Mescid-i Nebevî, Hz. Peygamberin inşasında bizzat çalıştığı bir mesciddir. Bu gün 400 dönümlük bir alan üzerinde Müslümanlara hizmet etmektedir. Hz. Peygamber’in markadı buradadır.
Hz. Ömer, fütuhatlar nedeniyle yeni kurulan yerleşim merkezlerinde bir merkez camisinin bulunmasını ve mahalleler için ayrı mescidler inşa edilmesini istemiştir. Vakit namazlarının mahallelilerin kendi mescidlerinde kılabileceğini belirtmiş, cuma günü ise herkesin büyük camide toplanmasını emretmiştir.
Emevî ve Abbâsîler döneminde büyüyen şehirlerde birkaç cuma camiine ihtiyaç duyulmuş ve yapılmıştır. Günümüzde ise bu camilerin sayısı oldukça fazladır.
Emevî Halifesi I. Velîd zamanında yaptırılan ve dünyanın sayılı mimari eserleri arasında kabul edilen Şam (Dımaşk) Emeviyye Camii halen ayaktadır.
İnşa edilen bir diğer kutsal mescid de Mescid-i Aksa’dır.
İbadet maksadıyla üç camiye seyahat edilebilir; Mescid-i Haram, Mescid-i Nebevi ve Mescid-i Aksa.
Daha sonraki asırlarda devlet adamları güçlerinin simgesi olarak muhteşem camiler inşa ettirdikleri gibi bazı kişiler de cami yaptırmaya özel bir gayret göstermişlerdir. Osmanlılar döneminde başta Bursa, Edirne ve İstanbul olmak üzere gelişen mimari üslûplarıyla birçok cami ve mescid yapılmıştır.
Türkiye’de bugün cami yapma, mevcutları tamir ve yaşatma şahıslar, dernekler ve özel vakıflar eliyle yapılmaktadır. Ancak buradaki bir yanlışlığa da işaret etmek gerekmektedir. Bu dernekler, cami inşaatı bittikten sonra caminin idaresini din görevlilerine bırakmaları gerekirken, cami içerisinde kendileri bir mekan ayırmakta ve camilerin işleyişlerine müdahale etmektedirler. Camide vaaz veren vaiz efendi sigaranın zararlarından bahsederken, burada oturan dernek mensupları sigaralarını tüttürmekte, biraz da istihza etmektedirler. Müftülerimiz Diyanet İşleri Başkanlığı ve elbette bağlı bulundukları bakanlık eliyle, inşaatı biten camilerin derneklerinin faaliyetlerine ihtiyaç duyuyorlarsa caminin dışında bir mekanda olmalarını kanunla sağlamalıdırlar. Kimse din üzerinden rant devşirmesin diyoruz ama bunu bizzat camide yaptığımızı da göz ardı ediyoruz.
Camide görevli olan kişiler imam, hatip, müezzin, vâiz, kussâs, kāri, cüzhan, bevvâb ve hademeler (kayyım) şeklinde sıralanabilir.
İslâm tarihinde ilk müezzin, hicrî 1. yılda Hz. Peygamber tarafından görevlendirilen Bilâl-i Habeşî’dir. Gözleri görmeyen sahâbî Abdullah b. Ümmü Mektûm da Hz. Peygamber’e müezzinlik yapmıştır.
İstanbul’da yaptırılan Çamlıca Camii de artık ülkemizde kayda değer bir camidir. Çamlıca, Üsküdar’da yapımına 29 Mart 2013’te başlanan cami, cumhuriyet tarihinin en büyük camisidir. 63 bin kişi kapasiteli ve 6 minarelidir. Toplam alanı 57 bin 500 metrekaredir. Camide, 11 bin metrekare büyüklüğünde Türk İslam eserlerinin yer alacağı bir müze ile 3 bin 500 metrekare büyüklüğünde bir sanat galerisi olacaktır. Komplekste ayrıca sanat atölyeleri, kütüphaneler ve konferans salonları, 3 bin 500 araç kapasiteli katlı bir otopark bulunuyor.
NEVZAT ÜLGER