ADALETİN TEMELİ MÜLK MÜDÜR?
Dünyada bazen savaşlarla, bazen cetvellerle parsellenmiş topraklarda hükmen 204 devlet var. Dünya devletlerini iktisaden mas eden 8-10 devlet mevcut. Etkinlik itibariyle 20 devletin adı geçiyor. Toleransı artırırsak eğer, belki 50-60 devlet var. Sayılar üzerinde değişiklikler düşünülebilir elbette.
1989 öncesindeki gibi artık komünist blok yok. Şimdi bütün devletler birer “modern” devlettir. Ne efsunkar imişsin ey modernite.
Modern kapitalist devlet bir kredi/borç devletidir. Faiz de modern devletin vazgeçilmez enstrümanı. Modern kapitalist devlette faiz, servetin ve sermayenin belli bir azınlığın ellerinde toplanmasının en önemli aracı. Yani yüksek faiz de düşük faiz de servet sahiplerinin işine yarar. Yükseldiğinde zenginler daha zengin olur, düştüğünde de sermayedar kesim kamu kaynaklı kredileri daha fazla kullanır.
Alman Geothe, modern devletler için; “emek sarf etmeden de değer üretmek mümkündür” diyor. Meşhur Soros da onu haklı çıkarmak için; “ekonomide asıl olan metaller (altın ve gümüş) değil, düşünen insanlardır” diyor ve faaliyet gösteriyor. Her ne kadar iktisatta değeri meydana getiren şey “emektir” dese de. Bu anlamda teknoloji ve sermaye, emeğin meydana getirdiği “biriktirilmiş emek”tir. Yalnız pazu gücü yetmez, düşünsel emek şarttır. Sermaye “emeğin durağan halidir” demekte sakınca var mı?
Kapitalist devlette “adalet” fikrinde ısrarcı olmak da güçlü insanlara usanç verir. Her ne kadar modern devlette “adalet mülkün temelidir” dese de, mülk adaletin temelidir. “Adaletsizlik ayakta kalamaz” düşünce ve temennisini tarih pek doğrulamıyor diyor bilim insanları.
Modern ekonomide (her çeşidi ile kapitalizmde) kredi veren kişi ve kuruluşlar çeşitli olsalar da netice itibariyle onlar da genellikle devletin kontrolündedir.
Bundan dolayı da hukuk normlarına kavuşmuş “gelişmiş devletler” hariç, bütün dünyada devlette söz sahibi olmak (argo tabirle devleti ele geçirmek) için siyasi çalışmalar en üst seviyede. Çünkü bu devletlerde zenginleşmenin ve zenginleştirmenin yolu maalesef hala özel girişimcilik üzerine yeterince bina edilemedi. Son örneğini Suudi Arabistan’daki darbe olayında gördük.
Modern devlet mekanizmasında bir cümlelik karar gelirin yönünü değiştirebiliyor. Mesela; vergiler gelirden alınacak, dolaylı vergiler kaldırılacak denirse, GSYH’nın dağılımı tamamen değişir. Keza bir gecede yapılacak bir imar değişikliği, servetin yer değiştirmesine neden olabiliyor. Bu anlamda devletin sisteminin şu ya da bu olmasının pek fazla önemi yok. Devletin şeklinin krallık, imamlık, şeyhlik, parlamenter sistem veya başkanlık olmasının önemi azdır. Meslekler gibi sistemler de insanlar tarafından uygulanıyor ve mezardan sonrası için düşüncesi sınırlı olan insanlarla adil bir sistem oluşturmak biraz daha zordur. Batı, insan merkezli sisteme ancak 400 yılda gelebildi diyor bilim insanları.
Faizi yalnız günah diye reddetmenin ötesinde yeni “faizsiz kalkınma sistemi” inşa etmenin yolları araştırılmalıdır. Tüm dünyada faizsiz kalkınma sistemi konusu her geçen gün daha fazla kabul görüyor.
NEVZAT ÜLGER