TURGUT ÖZAL (25. ÖLÜM YILDÖNÜMÜ)
Turgut Özal’ı belirgin olarak ben şahsen 1979 yılında, Başbakan Süleyman Demirel tarafından hem Başbakanlık Müsteşarı hem de Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşar Vekili olarak görevlendirmesi aşamasında “belirleyici” vasfıyla tanıdım. Evet, ondan önce MSP listesinden İzmir milletvekili adayı olmuştu ama kazanamamıştı. Askerler tarafından 1980 yılında darbe yapılmış ve Bülent Ulusu tarafından kurulan hükümette ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı olarak görev almıştı. Bilahare bu görevinden istifa ederek Anavatan Partisi’ni (ANAP) kurmuş, 1983 yılında yapılan genel seçimlerden birinci parti olarak çıkmayı başararak Başbakan olmuştu.
Halkın beklentisinden ziyade Özal’ın “kalkınmış Türkiye” hayali vardı. Halk dış dünyayı ve dünyadaki gelişmeleri bilmediğinden, Özal ve ekibi ülkeyi hem kalkındıracak hem de “gelir dağılımını” adil hale getirmenin mücadelesini verecekti. Yenilikler peşpeşe yapılmaya başladı:
ABD pazarlarından alınan beyaz eşya fabrikaları artık Türkiye’de kuruldu.
KOBİ kavramı ve dolayısı ile “Anadolu Sermayesi” onunla para ile, ticaretle, bilimle ve siyasetle tanıştı. MÜSİAD onunla iş alemindeki yerini aldı. MÜSİAD konusu aslında ayrı bir yazıda anlatılacaktır inşallah. Erol Yarar, Ali Bayramoğlu ve diğerleri o yıllarda kutlu insanlardı. Sonra gelenler ve günümüzde de Abdurahman Kaan Bey de öyle elbette.
Telefonlar önce araçlara, ardından da ceplere onunla taşındı, sabit telefonlardaki bekleme süresi onunla kalktı.
Yalnız TRT’ye ait olan siyah-beyaz TV’ler renkli ve özel TV olarak çoğaldı, her ilde birkaç tane TV ve radyo kuruldu, haberleşme uydusu Özal’la TÜRKSAT oldu.
Türk lirası onunla konvertibl hale geldi, döviz taşıma işi onunla serbest hale geldi. Döviz büroları ile tanışmak onun sayesinde oldu.
Özal kaçakçılığı kaldıran Başbakandır. Altın kaçakçılığı onunla son buldu. Gerçi Özal bunları az kalsın hayatıyla ta 80’li yıllarda ödeyecekti.
Özal olmasaydı, belki çok sonraları bilişim teknolojisini tanıyor olacak olan “z” gençliği diye bir aksiyoner kitle ile de tanışma fırsatı bulamayacaktık çoğunlukla.
Bürokrasinin azaltılması ve işlem sayılarının düşürülmesini ancak Özal yapabilirdi. Nitekim 2,5 milyar dolara çakılıp kalmış ihracatı 14 misli artırmayı gerçekleştiren Başbakandı Özal.
Medyanın çeşitlenmesini Özal sağladı. Her düşünce adamı onun döneminde düşündüklerini korkusuzca söyledi. Kendisine yöneltilen tenkitleri olgunlukla karşıladı, makul cevaplar verdi.
Özal’dan önce Başbakanların ve Cumhurbaşkanlarının yurt dışına gitmeleri enderdir. Özal, yalnız kendisi gitmekle kalmadı, her gidişinde 200-300 kişilik de iş adamları kafilesini götürerek Türkiye’yi dünyaya, dünyayı da Türkiye’ye açtı.
1984 yılında PKK ilk cinayet işlediği zaman; “GAP olmasaydı PKK olmazdı” dedi. Atatürk Barajı yalnız Türk mühendisleri ile Türk işçilerinin eseri olmuştu. O gün için bu olağanüstü bir olaydı. Emniyet güçlerimizin (polis ve jandarmanın) modernizasyonu o zaman başladı. Profesyonel ordu kavramı ilk defa devlet ricalinin ağzından o dönemde telaffuz edildi.
Antalya, Özal’dan önce, 67 vilayetten biriydi sadece. Antalya onunla dünya gündemine girdi.
Sıra mühendisliğinden Cumhurbaşkanlığına kadar önemli görevler ve önemli işler. Son görevi Cumhurbaşkanı makamı olmuştu.
Çok az yazabildik ama olsun.
Özal; Türkiye’yi dünya haritasında görünür kılan adamdı.
Allah rahmet etsin.
NEVZAT ÜLGER