DEMOKRASİ KALKINMA-DARBE YIKIM DEMEKTİR
14 Mayıs 1950’de Türkiye’de 27 yıllık Cumhuriyet Halk Partisi iktidarı son buldu. Demokrat Parti yüzde 53 oyla tek başına iktidara geldi ve ülkede tek parti dönemi sona erdi.
DP’nin aldığı bu yüksek oyda şüphesiz onun temas ettiği sosyal tabanın büyük payı vardı.
Şerif Mardin; “Demokrat Parti’nin, çevrenin kültürü niteliğiyle İslamiyet’e başvurarak elde ettiği büyük yankı, Demokrat Parti’nin seçim kampanyaları, değişim ve geçiş halinde bulunan birçok kırsal bölgeye yaşam tarzlarının küçük görülecek bir şey olmadığı inancını aşılamak için tam zamanında işin içine girdi. Böylece Demokrat Parti, İslamiyet’i ve kırsal değerleri yasallaştırdı (resmileştirdi)”. (1990)
Cemil Koçak; “İlk defa yatırımlar yapılınca halk sonuçları görüyor. İnsanlar tek parti döneminde görmedikleri şekilde devlet katlarında kendi seslerini duyuyorlar. Demokrasinin ne olduğunu, gücünü görüyor halk ve sandık orada oldukça insan yerine konulacağını fark ediyor.(Koçak, 2011)
Saffet Ulusoy; Adnan Menderes’in iktidarı sırasında Karadeniz’deki sulak yerlerin ıslahı sonucunda insanlar sıtmadan kurtuldu. Yeni yollar yapıldı. Tarımda makineleşme ve traktör alımının önü açıldı. Dışarıdan buğday alan Türkiye 1954 yılında buğday ihracatına başladı. Bu gelişme bile ülkeye büyük oranda iş potansiyeli oluşturdu. (Ulusoy, 2005)
Ali Özek’e göre; Demokrat Parti döneminde her alanda büyük bir gelişme yaşandı. Şeker ve çimento fabrikaları gibi birçok fabrika Menderes tarafından kuruldu. Türkiye’de kiremit dahi üretilmiyordu. Ta Marsilya’dan geliyordu. Türkiye’de toplu iğne yapılmıyordu mesela. Bunların hepsinin yapımına başlanması Menderes Dönemi’nde oluyor. Kiremit fabrikası kurulduğunda gece gündüz üretim yapılmasına rağmen ihtiyaca yetişemiyordu. Demokrat Parti döneminde birçok insan haklı olarak zengin olmuştur, çünkü boş olan piyasaya ihtiyaç maddesi sunulduğu zaman millet harıl harıl alıyordu. (Özek Yıldırım,2012)
Sanayileşme konusunda DP önceliği özel sektöre vermekle birlikte devlete ait ekonomik kuruluşları genişletmek ve yeni fabrikalar açmaktan da geri durmamıştır. Bu çerçevede 1950-1960 yılları içinde açılan bazı devlet işletmeleri şunlardır: Makine Kimya Endüstri Kurumu(1950), Denizcilik Bankası(1951), Et ve Balık Kurumu(1952), Devlet malzeme Ofisi(1954), Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı(1954), Türkiye Selüloz ve Kağıt Fabrikaları(1955) Ereğli Demir Çelik Fabrikaları (1960). 1957 yılından sonra dış kredi alınmasının zorlaşması, ekonominin iyice dışa bağımlı hale gelmesi ekonomik durumu olumsuz etkilemiş ve yatırımlarda ciddi bir azalma görülmüştür.
Ülkemizde ilk defa 1902 yılında Tarsus’ta kurulan bir santralle elektrik enerjisi üretimine başlanmıştır. Cumhuriyetin ilan edildiği sıralarda sadece İstanbul, Tarsus ve Adapazarı’nda elektrik enerjisi üretilmekte idi. 1925 yılında Türkiye’nin kurulu gücü 33.4 MW iken II. Dünya Savaşından sonra 1950-1960 yıllan arasında bu alanda önemli gelişmeler olmuştur. Bu dönemde, Sanyar (Sakarya), Seyhan (adana), Kemer (Nazilli), Hazar I-II (Elazığ), Göksu (Maraş), Kovada I-II (Eğridir), Hirfanlı (Kırıkkale), Demirköprü (Salihli-Manisa) gibi hidroelektrik, Soma ve Tunçbilek termik elektrik santralleri açılmış olup 1960 yılında Türkiye’nin kurulu gücü 1272.4 MW’a çıkarak elektrik enerjisi üretiminde büyük artış sağlanmıştır. (Yalçın Karabulut, Türkiye’de Elektrik Enerjisi Üretimi)
Elektrik üretiminin arkasından Elazığ’a Şeker Fabrikası, Et-balık Kurumu, Çimento Fabrikası ve Azot Fabrikası kuruldu. Köylüler hem ekim ve gübreleme konusunda hem de hayvancılık konusunda rahatladı. Gelirleri arttı. Şehirde işsizlik konusu büyük çapta çözülürken, geliri artan insanlar da beton evlere, sulama kanallarına ve sosyal imkanlara kavuştu.
Konunun önemli uzmanlarından Kemal Karpat da yaşanan değişime; “Bu gelişme bir bakıma Latin Amerika’da benzer bir şekilde gerçekleşen “orta kesimlerin” yükselişini andırıyordu.” (2007)
1950′ den sonra Menderes’in izlediği politikalar alışılmış vesayetçiliğe karşı gösterdiği cüreti Menderes hayatıyla ödedi. Menderes, hiçbir zaman müesses nizamın bir parçası olmadı. Gerçekten de yapmaya çalıştığı, devlet aygıtını kullanarak orta sınıfı genişletmekti. (Karpat, 2007)
NEVZAT ÜLGER