DEVLETÇİLİK İNSAN MERKEZLİ DEĞİLDİR
Elbette devletçilik de bir ekoldür ama insan merkezli değildir.
Üretmek için çalışmak, yaşamak için tüketmek gerekir. Toplumsal dengenin kurulması için kural; herkes ürettiği kadar tüketirse denge oluşur. Dengenin devamlı olması için de bir miktar tasarruf gereklidir. Evet, yaşama arzusu çalışma arzusundan fazladır ama bunu normalin üzerine çıkarmak “hedonizm”dir.
Şimdi para merkezli bir düşünce kurgusu yapalım.
İlk kural; bir ülkede döviz kuru düşük ise ithalat artar ihracat düşer, döviz kuru yüksek ise ihracat artar ithalat düşer.
Döviz kurunu düşürmek için piyasadaki yerli para miktarını artırmak gerekir, döviz kurunu yükseltmek için Türk Lirasını piyasadan çekmek gerekir. İyi ama metot nasıl olmalı?
Para piyasadan nasıl çekilebilir veya miktarı nasıl azaltılabilir?
Faizleri yükseltirseniz para piyasadan çekilir ama yatırımlar durur. Piyasanın TL’ye ihtiyacı olduğu halde piyasadan TL’yi çekerseniz dolar belki düzelir ama ülkede ekonomik kriz olur. Para sıkıntısından dolayı borçlar ödenmez hale gelir ve ekonomik kriz başlar. Dövizin değeri düşse bile ekonomi tıkanır. Fabrikalar çalışmaz olur. Yeni yatırımlar olmaz. Millî ekonomi allak bullak olur.
Faizleri hemen düşürürseniz yatırımlar çoğalır, piyasaya para girer ama bu sistem ancak mevsimlik dengeyi sağlamak için kullanılabilir. Uzun zaman için tam tersini yapar.
Döviz rezervlerini Merkez Bankası’nda stoklayarak bulundurmak demek, ABD Merkez Bankası’na faiz ödemek demektir. Dolayısıyla yatırıma yönlendirmeden çok rezerv bulundurulursa ABD Merkez Bankası’na hizmet edilir, buna karşılık az rezerv bulundurulursa döviz dengesini kurmak zorlanır. Bu nedenle paranın imalat sanayisinde yatırıma yönelik olarak dolaşım hızının artırılması gerekir.
MB döviz alıp satarak Türk Lirasını piyasadan çeker veya piyasaya sürer. Merkez Bankası bunu yapmıştır. Bunun tehlikesi, Merkez Bankası döviz rezervlerinin tükenmesidir. O takdirde bu metotla piyasadan lira çekilmez. Para politikası için reeskont ve zorunlu rezerv miktarları diye bir enstrüman var. Çift pasaportlu olmak bir avantajdır ama aynı zamanda hassas bir durumdur.
Eğer ülkede ödemeleri ve ihaleleri dolarla yapıyorsanız durum hep aleyhimize olur. Bu konuda tetikçi ekonomistlerin söylediklerine itibar etmemek gerekir. Çünkü onların görevi ABD’nin ve çok uluslu şirketlerin çıkarlarını korumaktır. Keza halk tasarruf etmek için dövizi tercih ediyorsa ekonomi yöneticilerinin buna çözüm bulmaları hem görevleri hem de bir zorunluluktur. Çünkü bu oyun bu ülkede çok oynandı. Halk çözümünü belki yeterince bilmiyor ama oyunun farkındadır. Çünkü olan elbette tüm ülkeye oluyor ama garibanların canı daha çok yanıyor. Müslüm Baba onun için; “Yakarsa dünyayı garibanlar yakar” diyordu.
Siyasetçiler insanları devletçiliğe götüreceklerse özel bir gayret sarf etmelerine gerek yok, zaten bu ekolü baştan beri yaşıyor halk. Merkantilizm 16. Yüzyılın ekolüydü ve kapitalizmin ana okuluydu. Şimdi yeni şeyler söyleme zamanıdır.
Temel kaide; hukuk düzeni içinde yaşamaktır. “Devletin dini adalettir.”
NEVZAT ÜLGER