NEDEN SAVAŞ ÇIKARIYORLAR?
“2007-2014 Gelişmekte Olan Ülkelere Konvansiyonel Silah Satışı” başlıklı rapor, başta ABD ile Rusya’nın, özellikle gelişmekte olan ülkelere giderek artan düzeyde silah satışı gerçekleştirdiğini ortaya koymuştu. Rapora göre, 2011-2014 yıllarında ABD 115 milyar dolar, Rusya ise 41,7 milyar dolarlık satış ile gelişmekte olan ülkelere en fazla silah satan iki ülke oldu.
Silah satışından ABD, 2007-2014 yılları arasında 250 milyar dolar, Rusya ise 85 milyar dolar gelir elde etti. Araştırma sonuçlarına göre, bu dönemde tüm uluslararası silah satışları içinde gelişmekte olan ülkelere yapılan silah satışlarının oranı, % 86’ya ulaştı.
Gelişmekte olan ülkeler arasında silah alımı 2007-2014 yıllarında Suudi Arabistan’ın 86,6 milyar dolar ile “en fazla silah alım anlaşması yapan ülke” olması. Bu rakamın yaklaşık 60 milyar doları sadece ABD ile yapılan anlaşmaları kapsıyor.
Aynı dönemde Hindistan 38,1 milyar dolarlık silah anlaşması ile ikinci sırada gelirken Irak 27,3 milyar dolar, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) 22,6 milyar dolar ve Güney Kore 20,4 milyar dolarlık anlaşmalarla bu ülkeleri takip etti.
ABD’nin beş büyük savunma şirketi Suriye’deki savaşın asıl kazananı oldu. Dünyanın bir numaralı silah üreticisi ABD’nin en büyük beş silah ve savunma şirketinin piyasa değeri, Arap Baharı ve Suriye savaşı süresince büyük artış gösterdi.
Açıklamada ayrıca, PKK’nın Suriye kolu PYD ve terör örgütü DAEŞ’in saldırılarında yüz binlerce kişinin yaşamını yitirdiği belirtildi.
Dünya nüfusunun beşte birini barındıran Çin’in kendi haline bırakılması zaten düşünülemezdi. Çin, komünizmi, kendi inisiyatifi ile değil, dünya emperyal güçlerinin organize ettiği kombinezonlar sonucu bırakıyordu. Şimdi hem ABD’nin hem de Avrupa’nın üretim hacmi, iç pazar ihtiyacının çok üstüne çıktığı için dünyada savaş ve terörün bitmesi adına “İnsan merkezli bir medeniyetin” dünyaya nizam vermesi gerekmektedir. Mümkün müdür? Elbette mümkündür, çünkü tarihte bunun örnekleri vardır.
Bugün Afganistan, Libya, Suriye, Irak, Mısır, Yemen, Tunus gibi ülkelerde sömürü heveslisi emperyal Batı ile darbecilerin hedefleri birleşmiştir. Yerli ajanlar ve darbeciler menfaatleri için kendi ülkelerinin kapana alınmasına, belki de istila edilmesine evet demek alçaklığını göstermektedirler. Bu yerli işbirlikçilere mülkler ve servetler veren, şimdilerde “üst akıl” denilen sömürgeci güçlerdir. Bu güçler servete kavuştukça da kendilerini hanedan gibi görmekte ve bu güçlerini yönetimleri etki altına almak için kullanmaktadırlar. Bu yeni sömürge hareketi aslında ikinci dünya savaşından sonra “Yeni Dünya Düzeni” adı altında kendisini dünyaya tanıttı. Batılı şirketler önce ticari şirketler şeklinde ülkelere yerleştiler ve siyasi partilerin zayıf taraflarını kullanarak kendi amaçları için koşturabilecekleri yönetimleri başa geçirmenin mücadelesini verdiler.
Savaşlar ve darbeler bunun için bitmiyor. Eğer Cumhurbaşkanı’nın basiretli ve cesur çıkışı olmasaydı bizim ülkemiz de bu alçakça duruma maruz kalacaktı.
NEVZAT ÜLGER