“İSLAM NATOSU” N’OLDU?
Rahmetli Erbakan yıllarca “İslam NATOSU” kuralım dedikçe içte ve dışta çok kişi ve gurubun alaylı sözleri ile karşılanırdı. Ne demek yani İslam Natosu? Bu konu değişik bir şekil alacak gib.
Şimdi ABD’nin, altı Körfez ülkesi ile Mısır ve Ürdün’ün katılacağı askeri ve siyasi bir ittifak üzerinde çalıştığı görülüyor. Beyaz Saray ve Ortadoğu’daki kaynaklar projeyi “Arap NATO’su” olarak adlandırıyor. Konu Trump’ın geçen yıl Suudi Arabistan’a düzenlediği ve iki ülke arasında dev bir silah anlaşmasının imzalandığı ziyarette Suudi yetkililerin bir güvenlik paktı fikrini ortaya atmasıyla gündemdeki yerini almıştı.
ABD Başkanı Donald Trump’ın başkan seçilmesinin ardından, İran’ı, ABD’nin bölge güvenliği için “ciddi”, Körfez ülkeleri ve İsrail için ise “doğrudan” bir tehdit oluşturan “uluslararası terörün başı” olmakla itham etti. Bu tehdide karşı bir ittifakın kurulması düşüncesi de bu dönemde ABD’nin dış politika öncelikleri arasında girdi.
Arap NATO’su fikri, teoride tartışılmaya devam ederken, Katar ile Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn ve Mısır arasında diplomatik kriz patlak verdi. Zirveden kısa bir süre sonra yaşanan bu kriz, bu ittifakın fiiliyata dökülmesi konusunda Washington’la koordinasyonun kesilmesine neden oldu.
Çünkü önünde engeller vardı:
1-KİK üyesi ülkeler, yani Bahreyn, BAE, Suudi Arabistan, Umman, Katar ve Kuveyt arasında çeşitli anlaşmazlıklar söz konusudur.
2-Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn’in ‘teröre destek olduğu’ gerekçesiyle Katar’la diplomatik ilişkilerini kesmesiyle başlayan Körfez krizi Arap NATO’sunun önündeki en büyük engel olmayı sürdürüyor. Katar’sız yola devam fikri ise ülkeler arasında bağlılık esası üzerine kurulu yapısına zarar verebileceğine dikkat çekiliyor.
3-Umman’ın siyasi ilkelerinden biri olan tarafsızlığı bırakarak, İran’ın bölgedeki nüfuzuyla mücadele etmek fikri ilkelerine uymuyor.
4-KİK ülkeleri, bölgesel ve uluslararası taraflarla ilişkilerini belirlerken tek vücut olarak hareket ederek ortak bir strateji geliştiremiyor. Ülkelerin bölgesel ve uluslararası taraflarla kurulan ikili çıkar ilişkileri en büyük engel.
5-Suudi Arabistan, İran’ın bölgesel çıkar rekabeti ve liderlik rolünün ötesinde varoluşsal bir tehdit oluşturduğunu düşünüyor.
6-Suudi Arabistan, tehdidin kaynağını İran olarak görürken, Katar, Umman ve Kuveyt, Suudi Arabistan’la aynı çizgide durmuyor. Bu açıdan Suudi Arabistan’ın öneri sahibi olarak Arap NATO’su ve benzeri bir ittifakın lideri olarak ortaya çıkması da tartışma yaratıyor.
7-Arap NATO’su, İran’ın tehditlerini bertaraf edecek caydırıcı bir güç olmaktan ziyade, Körfez ve diğer bölge ülkelerinin menfaatlerinin ötesinde başka amaçlar taşıyor deniliyor.
NEVZAT ÜLGER