FIRAT KOLEJİ-ABD-TERÖR
ABD, 1 Ocak 1901 tarihinde Harput’ta bir konsolosluk açıyor. Konsolosluk binası da “Mezra”da, vilayet binasının hemen yakınında açılıyor. ABD’nin bu girişimi elbette normal bir uluslar arası faaliyet sayılamaz. Tarihsel anlamında konsolosluklar; başkentlerde, genel olarak deniz kıyılarında ve ana ticaret yollarında kurulmuştur. Bu açıdan bakınca Harput, ABD çıkarları açısından olağan bir yer olarak görülmüyor.
Harput, o zamanki başkentten 1200-1300 km uzaklıkta. Dahası o yıllarda en yakınındaki liman kenti Samsun’a 650 km uzaklıkta. Kaldı ki o yıllarda ABD’nin Türkiye ile ticareti de önemsiz olduğu gibi Harput’la hiç yoktu. Demek ki konsolosluklara biraz teenni ile yaklaşmak gerekiyor. Harput konsolosunun çalışmalarının büyük bir bölümünü ABD’ye göç eden Ermenilere ayırdığını da belirtmemiz gerekiyor.
ABD’yi Harput’ta konsolosluk açmaya iten mesele, dini ve eğitim kurumlarını koruma kaygısındaki Amerikalı misyonerlerdir. Misyonerler 1858 yılında Harput’ta bir ABD konsolosluğu kurulması çağrısı yapmışlardı. 1895 yılının Aralık ayında bir misyoner; “Türkiye’de bir konsolos, tek parmağını kaldırmadan, bir eşkıya sürüsünü kontrol edebilir” diyordu. (ABD Dış işleri sekreterine İstanbul’dan yazılan mektup, 21 Aralık 1895)
Osmanlı devletinde 1819 tarihinde başlayan Amerikan misyonerlik faaliyetleri, İngiltere’nin de yardımı ile 1850’de Protestan Cemaati’nin tanınması sonucunu getirmiştir.
Bilindiği üzere 16 Şubat 1888’de Ermenistan Koleji ismine Türkiye’nin itirazı üzerine, kolejin ismi “Fırat Koleji” olarak değiştirilmişti. Kolejin amacı tüzüğünde; “…her alanda Hıristiyan liderleri hazırlamak” olarak belirtiliyordu. Bu ve benzeri kolejler Osmanlı’da yüksek eğitim kurumu olarak kabul ediliyordu. Dahası kolejin başkanının da “Amerikan Protestan Misyonu üyesi” olmasını şart koşuyordu. Fırat Koleji’nin ana eğitim dili Ermenicedir. Ancak bu okulda okuyan her öğrenciye kısa sürede Amerikan dili (İngilizce) öğretiliyordu. Ayrıca Türkçe ve Fransızca derslerinin de olduğunu kayıtlarda görebiliyoruz.
Bu arada Osmanlı’nın son yıllarına doğru, birçok yabancı okula onay verdiği de bir vakıadır. Hatta benim yaşımdakilerin rahatlıkla anımsayacakları gibi “yanan okul” diye ünlenen, Mezre Orta Okulu’nun batısındaki bir okul da bir Alman okulu, ayrıca bu okula yakın bir de Fransız Katolik Koleji’nin varlığı kayıtlarla sabittir.
Bu kolejin sonu 1915 olmakla birlikte, esas olarak, ABD’nin Birinci Dünya Savaşı’na Türk-Alman ittifakının karşısındaki blokta yer almasından sonra tamamen sükuta ermişti.
Bu gün bu faaliyetleri İzmir’deki Rahip Brunson’da da, herhangi bir konsolosta da görebiliyoruz. Bu kaide aslında bütün dünya ülkeleri için de geçerlidir. ABD’nin emperyalist emelleri de, bir kısım ulusçukların fantezileri de devam ediyor. Konuya hala daha Erdoğan düşmanlığı yaparak yorum yapmayı bir marifet bilerek yaklaşanlar, lütfen biraz yakın hatta çok yakın tarihe baksınlar.
Cumhurbaşkanı’nın bu konudaki düşünce ve söylemlerine karşı çıkmak, eğer siyasi mülahazalar taşımıyorsa en azından aymazlıktır.
NEVZAT ÜLGER