ÖZLENEN İNSAN TİPİ
Bir insan kendisiyle barışık, çevreyle barışık, ihtirassız ve hayatından lezzet alan insan olmalıdır. Tabi bu insanlar hak yemeyen, birbirlerine kötülük düşünmeyen insanlar. Dayanışmayı öne çıkaran insanlar. Ölçülü yiyip, ölçülü konuşanlardır.
Her şey bireyden başlıyor. Önce iyi insan olacak. Mesela Gandi, insanlarla savaşmadı ama kendi insanlarını hem rahatsız etti, hem de ikna etti. İyi bir hukukçuydu, Batıda eğitim almıştı ama çıkrıkla, dokuma tezgâhı ile bağımsızlık hareketini örgütledi. Halkı gibi yaşadı.
Bu insan tipi önemlidir ve şarttır. “Bu adamdan bana zarar gelmez” dedirtecek insan çok önemlidir. İyi insan elinden ve dilinden emin olunan insandır.
Hep siyasî örgütlenmeye ağırlık veren insanlar, ülkeyi kurtarayım, dünyayı kurtarayım derken zamanla idealleri kayboluyor. Bütün parlak söylemlerine rağmen siyaset hala gücü kullanma mücadelesi olmaya devam ediyor. Hatta iktidara gelmek seçimle olmuyorsa başka şeyleri düşünenler var. Yani bireyler kendilerini düzelttiklerinde diğer oluşumlar kendiliğinden olur. İçinde yaşadığımız dünyada beklediğimiz müspet gelişmelerin olabilmesi için, tabi entelektüel manada gelişmelere ihtiyaç var ama Müslümanları örnek alarak Müslümanlaşma henüz beklenen düzeyde değil.
İnsanlar, yalnız Allah’tan korkar ve diğer insanlar acaba ne der fobisinden kurtulursa bu iş hallolur. Müslümanlar “emin” insanlar olurlarsa bu iş hallolur. İnsanlar kul hakkı yiyerek zengin olmayı değil, bunu yapmadan nasıl kazanırız derlerse bu iş hallolur. Önemli olan bunlardır.
Bahsedilen ve arzulanan bu tipler ne uzaydaki bir olgudur, ne de hayaldir. Bu insanlar toplumlarının içinde yaşarlar, o topluma ait evlerde otururlar, onların çarşılarında dolaşırlar.
Tarih, ne hikâye veya romandır, ne de mekanizma ve yöntemlerle ilişkisi olmayan bir süreçtir. Unutturulan veya yok edilmeye çalışılan geçmişin bilinmesi gerekir. Ancak maziyi bugüne taşımak hiç de kolay değildir.
Bugün dünyada “İslamı defterden silme” ye azmetmiş düşmanca tavrın yerini “defterden silin(e)meyen İslam’la diyalog” arayışları almaya başlamıştır. Bu önemli bir gelişmedir ama dünya dengelerini hiç göz ardı etmemek gerekir.
Tonybee, Wr. Montgomery Watt ve benzeri Batılı düşünürler; Batının, ihtiyaç duygularının çok azını karşıladığını ve bir kıtaya ait sorunun yalnız o kıtaya özgü kalmadığı bir çağda, söyleyecek sözü olan Müslümanlarla diyalogu zorunlu görmüşlerdir. “Değerlerin üstünlüğü” kavramının göreceli olduğunu unutmayalım.
İlerleme fikri ahlaki değerlerden uzak, yalnız maddi kazanımlara dayanıyorsa ilerlemenin de mutlaka iyi olduğuna kuşku ile bakılır. Modern yaşantımızın hangi yönlerinin iyiye, hangi yönlerinin kötüye değişim manasına geldiğinin tartışılmasının anlamı da budur.
İnsanın görevlerinden biri de dünyayı güzelleştirmek ve geliştirmektir. Hedef, insanın mutluluğu üzerinden toplumsal huzur ve refah olarak seçilirse dünyayı güzelleştirmek ve geliştirmek esas olur. Ne var ki hedef toplumun bir kısmının mutluluğu için “bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” anlayışının hakimiyeti olursa resmin büyük bölümü mutsuz olmakla kalmaz, huzurun hakim olmadığı cinnet halinde bir toplum teşekkül eder.
NEVZAT ÜLGER