MEDYANIN SONU MU?
Gazete yazarlığı veya TV yorumculuğu üzerine bir yazı yayımlandı. Yazarı bir ara çok popülerdi, şimdilerde o da eski popülaritesinde değil. İnternette görünen tıklanma sayıları kimseyi aldatmasın. Olay hiç de göründüğü gibi değil doğrusu. Konu ile ilgili yazının bir bölümü şöyle:
“Artık hiçbir köşe yazarı ya da diyelim köşe yazanların yüzde 99’u yankı oluşturmuyor. Ne söylediklerini halktan hiç kimsenin taktığı yok. Sözlerinin bir değeri kalmadı. Zaten çoğu köşe yazarının ismini toplumun yüzde 99,9’u tanımıyor. Köşe yazarları genelde “Benim halkta karşılığım var” diyerek kendi kendini kandırıyor. İster hükûmetin yanında ister hükûmetin muhalifi olsun bu fotoğraf değişmiyor. 3-4 sene öncenin çok okunan ideolojik yazarlarını da kimsenin taktığı yok.
Kemalistler de “Kemalizm geri dönecek biraz daha sabır” morfininden sıkıldı ve bunaldı. Kemalist yurttaşlarımız da üfürükçü gazeteciler tarafından kandırılmak istemiyor. O yüzden o tip yazarlar ne yazsa tutmuyor. Ancak “Türkiye’de dindarlar ve başörtülüler zulüm görmedi” gibi trollüklerle ilgi toplamaya çalışıyorlar. Toplumun büyük çoğunluğunun nefretini kazanmak zaten bitmek demektir. Öte yandan alternatif medya denen platformların da hiç yankı oluşturduğu yok. Medyascope bugüne kadar ciddi etki yapamadı ve özellikle 24 Haziran’dan önce tüm analizleri yanlış çıktı. Hiç öz eleştiri yaptıkları da yok. Yani yazarlık ve yorumculuk işine tam olarak bir ölü toprağı serpilmiş durumda.
Sadece köşe yazarı değil TV’lerde yorum yapan konuk havuzu da ölü ve bitik durumda. 250 kere ana akım ekrana çıktığı ve köşe de yazdığı hâlde toplumun hiç tanımadığı adam dolu ortalık. Eskiden bazı kişiler ilk TV’ye çıkışında bile olay oluştururlardı. Şimdi bu dönemin sonuna gelindi. 250 kere prime time’da ana akım ekrana çıkıp ve bir de köşe yazıp tanınmamak ve bilinmemek. Bu gerçekten akıl almaz bir başarı. Bu kadar silik ve buhar şahıs olabilmek. Mesela bana geçenlerde CHP’li bir dostum bir isim vererek, “Bu ara sizin kanatta AK Parti tepelerinde bu adam modaymış” dedi. O bahsettiği şahsın ismini ilk kez duymuştum. “E dedi ekranlara çıkıyor ya sürekli. Bana kendisi söyledi.” Sonra suratını görünce biraz anımsadım ama ismi aklımdan çıkmış. Sordum soruşturdum tanıyan yok. Ben değil kimse tanımıyor o kişiyi.”
“Bu ülkede birçok gazete köşe yazarsız çıksa hiç kimsenin fark etmeyeceğini ifade ettim. Fakat sonra objektif analiz edince bu tahlilimin az kaldığını gördüm. Bazı gazeteler yarın çıkmasa iddia ediyorum kimse farkına varmaz. Bunların arasında ismi sözde büyük olan ve dev maaşların verildiği gazeteler de var. O gazetelerin çıkıp çıkmadığını toplum asla umursamaz. Bayiler, bakkallar bile o gazetelerin baskı yapmadığının farkına varmaz. Ancak akşama doğru biri, “Yahu bugün şu gazete çıkmamış” derse, bayi de “Aaaaa galiba gelmemiş” der. Mesela geçen yıl bir haber kanalı kapandı, 2 ay kimse o kanalın kapandığını fark etmedi. Aslında bu “Medyanın Sonu” olgusuna mı işaret ediyor? En azından Türkiye özelinde durum bu mu?”
Meşhur laftır: “Geldiğinde boşluk kapatan insanlardan değil gittiğinde boşluğu kapanamayan insanlardan ol” NEVZAT ÜLGER