ABD VE DOLAR KAYBEDECEK
İnsanlık tarihinin belli bir döneminden sonra bir değişim ve biriktirme aracı olarak kullanılan paranın son yüz yıllık dönemine dikkat edersek ABD’nin hırçınlığını ve başta Türkiye olmak üzere birçok ülkenin de ABD’ye itirazlarını daha iyi anlayabiliriz.
1871-1913 yıllarında her devlet sahip olduğu altın miktarınca para basıyor. Tamamen altına endeksli bir dönem. Dünyada hakim kağıt para ise pound. “Güneş Batmayan Ülke” antentinin banisi sömürgecilik ve emperyalizm.
FED de 1913 yılında kuruluyor ve kağıt paranın altın miktarına oranını beşte ikiye düşürüyor. Bu sistem de 1935 yılına kadar devam ediyor. Rezerv para yine pound. ABD söz sahibi değil ama masada yeri var.
1944 yılında Bretton Woods antlaşmasına göre kağıt paranın tabi olduğu altın oranı yok ediliyor. Pound’un yerini de “dolar” alıyor. Yeni dünya düzeni. O yıl itibariyle ABD’nin elinde 20.000 ton (evet yirmi bin ton) altın vardır. ABD diyor ki ülkeler benim paramla uluslar arası ticaret yapacaklar ve bana getirilen dolarlara karşılık altın vereceğim. Böylece bütün paralar dolara bağlanıyor ve 1971 yılına kadar dolar getiren ülkelere tam 12.000 ton altın veriyor ABD. Sistem 1971-3 yılında sona eriyor.
ABD hâkimiyetini kaybetmek istemediğinden 1973 yılında, her türlü baskıyı (demokratik haklarını!) kullanıp petrol üreten ülkelere “OPEC” adı altında bir birlik kurdurarak satışlarını dolarla yaptırıyor. Yani petrol yalnız dolarla alınıp satılıyordu artık. Bu tarihten sonra dolar altına bağımlı olmadan istenildiği kadar basılıyor. Artık “Petro-dolar” kavramı sıradan bir kavramı tedavüldedir. Gayet iyi hatırlanacağı gibi ABD’deki inşaatlarla ilgili (Morgıç) meydana gelen 2008 dünya finansal krizinde, ABD Avrupa’daki ve kendi ülkesindeki bankaları fonlamak için tonlarla karşılıksız dolar basmıştı. Bankaların fiktif bilançoları üzerine uzun konuşmalara ve yazılara şahitlik etmiştik. Belki şimdilerde de banka bilançolarına teenni ile yaklaşmak gerekebilir. Unutmayın 2001 krizinde de batan bankaların bilançoları fiktifti, çünkü o bilançolara göre batmaması gereken 26 banka batmıştı.
1973 birazda paranın kırılma tarihidir. Çünkü dolar gücünü çok çok kaybetmiştir. Ama ülkeler kasalarındaki dolar kadar para basmaktadırlar. Fazla basabilirsiniz lakin paranız anında değer kaybeder ve çok kısa zamanda kriz başlar. Daha açıkça, para rezervinizi FED’e uydurmak gibi bir durum devam ediyor.
Türkiye son birkaç yılda altın rezervini yükseltti. Böylece yeni bir “altın para” girişiminde yaya kalmayacaktır. Çünkü periyotlara dikkat ederseniz “her etap” 25 ile 35 yıl sürüyor. ABD şimdi uzatmaları oynuyor. Yeni bir sisteme geçiş çalışmaları sonuçlandırılabilir.
AB tekrar para hakimiyetine kavuşmak istiyor ama ABD de hakimiyetin kendisinde kalmasına çalışıyor. Şimdi Çin, Rusya, Türkiye gibi süper ligin yeni oyuncuları var. Hatta bu ülkeler kendi aralarındaki ticaretlerini milli paraları üzerinden yapmak istiyorlar. Önlerindeki engel ise ticaretlerinin denk olmaması, yani bazı ülkelerin sattıkları çok yüksek ve denkleştirmek için çareler aranıyor.
Türkiye, Merkez Bankası’nın büyük hissedarlığını devlete aldı. Sorunu çözebilecek mi? Cumhurbaşkanı arzulu ve bu konuda çaba gösteriyor. Cumhurbaşkanının ifadesi ile “yerli ve milli” düşünmek ve davranmak şarttır.
NEVZAT ÜLGER