BELEDİYE TEŞKİLATLARININ KURULUŞU
Türkiye’de günümüz anlayışına uygun olarak belediye teşkilatının kurulması 16 Ağustos 1854 tarihinde İstanbul Şehremaneti’nin kurulması ile başlamıştır. Böylece daha önce 1826 yılında yapılan düzenleme ile aynı fonksiyonu üstlenen ve pekte başarılı olamayan “İhtisap Nezareti”nin yerini Şehremaneti almıştır.
Şehremaneti’nin çalışmasını sağlamak ve belediye örgütünün yeniden yapılandırılması kapsamında projeler sunmak, çalışmalar yürütmek üzere 9 Mayıs 1855 tarihinde Padişah’ın yazılı izni ile bir İntizam-ı Şehir Komisyonu kurulmuştur.
İstanbul dışındaki yerleşim merkezlerine yönelik belediye teşkilatlanmalarının kuruluşu 1870 yılında başlamıştır. Bu konudaki ilk düzenleme 22 Ocak 1871 tarihli “İdare-i Umumiye-i Vilayat Nizamnamesi”dir. Bu nizamname ile taşradaki belediyelerin yasal temeli atılmış olmaktadır.
1877 yılına gelindiğinde ise “Dersaadet Belediye Kanunu” ile birlikte “Vilayetler Belediye Kanunu”nun yürürlüğe girmesi Şehremanetinde olduğu gibi İstanbul dışında da 1930 yılına kadar uygulanacak bir yapı getirilmektedir. Bu anlamda Harput’ta da ilk Belediye Başkanı Kanbalakzade Abdulhamit Hazmi Efendi’dir. İlk hizmet yılları 1877-1892 arasıdır.
Özellikle 1877 Belediye Kanunu ilk defa tek dereceli seçim getirmekte ve bunun gizli oy açık tasnif esasına dayandığını belirtmekte idi. Şüphesiz bu düzenleme Türk belediyecilik tarihi açısından önemli bir gelişme olmuştur. Diğer yandan adı geçen kanun belediye mallarının idaresinde belediyelere istimlak yetkisi vermekte ve belediyelere nüfus sayımı gibi yeni görevler de yüklemektedir. Osmanlı’da özel mülkiyetin genel olarak 1850 yılında başladığı kabul edilmektedir.
1877 kanununa göre belediye organları belediye reisi ve yerel eşraftan seçilen belediye meclisinden ibaretti. Şehir veya kasabanın nüfusuna göre dört yıl için 6-12 kişilik bir belediye meclisi seçilir, üyelerin yarısı iki yılda bir kura ile değiştirilir, reis ise bu üyelerin arasından hükümet tarafından seçilip tayin edilirdi. Belediye başkanlarının iki dereceli seçimi 1950 yılına kadar devam edecektir. Yani seçilen belediye meclisi, kendi aralarından veya dışarıdan birini belediye başkanı olarak seçecektir. Belediye meclis üyeleri 25 yaşını geçmiş, Osmanlı uyruklu ve yılda en az 50 kuruş emlâk vergisi veren kimselerden seçilirdi. Eğer vergi mükellefi değilseniz seçilme hakkına sahip olamıyorsunuz o yıllarda. İlginç bir şart da Türkçe bilme mecburiyeti idi. Meclisin doktor, veteriner, mühendis gibi danışman üyeleri de vardı. Meclis, belediyenin işlerini tartışıp karara bağlar, yıllık bütçeyi hazırlar, inşaatlara karar verir, mukavele hazırlar, malî kontrolü yapardı. Ayrıca personeli işe alma ve işten çıkarma yetkisine de sahipti. Taşra belediye meclisleri yılda iki defa o yerin vilâyet ve kaza idare meclisleriyle birlikte toplanıp bütçeyi hazırlar ve tasdik ederdi. Ancak İstanbul dışındaki belediyeler yıllık bütçelerinde gösterilen ve kendilerine ayrılan hayalî gelirleri tahsil edemedikleri için yapacakları hizmetleri yeterince tamamlayamıyorlardı. Yetersiz teşkilâtlanmaya rağmen belediyelerin 1880’lerden itibaren şehir ve kasabalarda varlıklarını hissettirmeye başladığı da görülmekteydi. Belediye reisleri protokolde yerini alıyor, her yerde çok az da olsa bir belediye hizmeti göze çarpıyor ve asıl bu nedenle de aydın kesim ve bürokrasi belediye denen kurumun ne olduğunu düşünüp tartışıyor, gazete ve dergilerde eleştiriler veya öneriler içeren makaleler göze çarpmaya başlıyordu.
- Meşrutiyet’te İstanbul’da ilk belediye seçimleri yapılarak muhtar bir belediyecilik uygulamasına geçilmesi öngörülmüşse de bu projeden çok çabuk vazgeçilmiştir. I. Dünya Savaşı’nı izleyen yıllarda, 31 Aralık 1922 tarihli bir ‘Teşkilât-i Belediyye Kanûn-ı Muvakkatı’ çıkarıldı. Bu kanun, uygulamanın kâğıda dökülmüş biçimi idi. Keza bu yeni safhaya geçmeden önceki ilimiz Belediye Başkanlığı yapanlardan biri de yine Kanbalakzade Abdulhamit Hazmi Efendi olmuştur. Temmuz 1920-Aralık 1920.
Bu gün uygulanmakta olan belediyeler kanunu başta 1950 yılı olmak üzere zaman zaman değişikliklere uğramış olsa da aslı 1580 sayılı kanun olup 1930 tarihlidir. Tabi sonradan yeniden yazılacak seviyede kanunlarla yeniden tanzim edilmiştir. En son yapılan değişiklik, 2005 tarihli 5393 sayılı kanundur. Yeni bir değişikliğin de izleri belirmeye başlamıştır.
NEVZAT ÜLGER