R. TAYYİP ERDOĞAN’IN AZMİ ÖRNEKTİR
…1994 yerel yönetim seçimleri yapılacak.
Erdoğan “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı” olmak için hazırlık yapmaktadır. Ancak Erbakan İstanbul için Erdoğan’ı değil, o yıllarda ANAP saflarında olan, eski TOBB başkanı olan ‘Ali Coşkun’u düşünmektedir.
Konu Ali Coşkun’a götürüldü. Ali Coşkun bu işe sıcak bakmadı. Çünkü RP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazanması pek mümkün görünmüyordu.
Peki İl Başkanı Erdoğan da mı inanmıyordu? Hayır, Erdoğan kazanacaklarına inanıyordu. Merkez kazanılma şansı olmayan bu seçimde Erdoğan’ı aday gösterecek ve olumsuz sonucun faturasını da ona keserek el sıkışılacaktı.
Ancak RP merkezinin düşündüğü değil, Recep Tayyip Erdoğan’ın inandığı gerçekleşti.
Seçim sonunda oyların yüzde 26’sını alarak İstanbul’a Belediye Başkanı seçildi Recep Tayyip Erdoğan.
Sonra her “il”den davetler almaya başladı. Davet aldığı bu iller arasında eşi “Emine Hanımın” memleketi olan Siirt’te vardır. 6 Aralık 1997’de Siirt’e gitti. Büyük bir coşku ile karşılandı. Cumhuriyet meydanında halka hitap etmeye başladı. Konuşma akıcı, dinleyenler coşkulu. Recep Tayyip Erdoğan İstiklal Marşından iki mısra okuyor:
“Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli/ Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.”
Sonra Cevat Örnek tarafından yazılan ama yazarının Ziya Gökalp olduğu söylenen, kendisinin hayatının seyrini değiştiren dörtlüğü okudu:
“Minareler süngümüz, kubbeler miğfer,/Camiler kışlamız, müminler asker,/Bu ilahi ordu dinimi bekler./Dillerde tevhid Allahu Ekber.”
Konuşma TV‘lerde yayınlandı ve işin rengi değişti. Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Vural Savaş Ulusal Basın Ajansı’dan konuşma bandını istedi. İncelemeler yapıldı, fezlekeler hazırlandı. Her ne kadar toplantıyı izleyen ‘Hükümet Komiseri’ ve ‘polis memuru’ yasaya aykırı bir şey yok dediler ve Prof. Çetin Özek ve Prof. Sulhi Dönmezer hukuki mütalaalarında hiçbir suç unsuru yok dedilerse de 21-4-1998 tarihli karar farklı çıktı. Sonuç: TCK’nın 312/2’nci maddesi uyarınca 10 ay hapis ve 716 bin lira ağır para cezası.
2 Ekim 1998 günü Yargıtay kararı onadı. “10 ay hapis ve Başkanlıktan azledilecek. Milletvekili seçilemeyecek”
26 Mart 1999 tarihinde ‘Pınarhisar’ Cezaevine girdi. Bazı olaylar toplumların, bazı olaylar kişilerin, bazı olaylar dünyanın gidişatını değiştirir.
24 Temmuz 1999 günü tahliye oldu.
Erdoğan hapse giderken de dönüşünde de büyük bir kalabalıkla yolcu edildi ve karşılandı.
Bu arada FP’de genel Kurul ve seçimler yapıldı. FP Genel kurulunda ‘Genel Başkanlığa’ Recai Kutan ‘gelenekçilerin’ adayı olarak, Abdullah Gül de ‘yenilikçilerin’ adayı olarak seçime katıldı.
Ancak herkeste galip kanaat: Recai Kutan Erbakan’ın, Abdullah Gül de Recep Tayyip Erdoğan’ın desteğinde seçime gidiyordu. Yenilikçiler seçimi az bir farkla kaybettiler. Erdoğan’ın kongre değerlendirmesi; “İsmimiz “Fazilet” olabilir, ama bu yapılanın faziletli bir davranış olmadığı muhakkaktır.”
Cezaevinden çıktıktan sonra Recep Tayyip Erdoğan da önemli değişiklikler oldu. Koç’larla Sabancı’larla Toprak’la Eczacıbaşı ile bir araya geldi. TUSİAD üyeleriyle yemek yedi. Kararını iş dünyasına da anlattı.
Sonunda ekseriyeti FP den ayrılma ‘yenilikçilerden’ oluşan insanlarla “Adalet ve Kalkınma Partisi’ (AK PARTİ) adı altında partileştiler.
Abdullah Gül, Bülent Arınç, Abdullatif Şener, Salih Kapusuz, Akif Gülle, M.Ali Şahin öne çıkan isimler oldu.
Ancak daha gelişmeler olacaktı Türkiye’de. “Bu şarkı burada bitmez” dedi. 3 Kasım 2002 seçimleri geldi. Bu seçimde Recep Tayip ERDOĞAN milletvekili adayı olamadı. Ama partisi Adalet ve Kalkınma oyların %34.5’ ini aldı. 550 milletvekilinin 367’ sini alarak 30 yıldır tek parti iktidarı görememiş Türkiye’de tek parti iktidarını gerçekleştirdi.
O şimdi Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı. Bakmayın siyasi oylara, takdir edenlerin oranı yüzde seksen.
NEVZAT ÜLGER