EDEBİYATIMIZDA BİR GEZİNTİ; BEKİR SITKI ERDOĞAN
Çocukluğundan beri aklı edebiyatta ve şiirde olan Bekir Sıtkı Erdoğan, Kuleli Askeri Lisesi’nin Konya’ya taşınmasını hayatının dönüm noktası olarak anlatır. “Eğer Kuleli Askeri Lisesi o yıl Konya’ya taşınmamış olsaydı, katip olmak zorundaydım” diyor. Bu sayede hem askeri liseyi bitirir hem de askeriye adına Ankara Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Fakültesi’ni.
Bu toplumda yaşayan ve sanat müziğini sevenler, Bekir Sıtkı Erdoğan’nın yüzden fazla bestelenmiş şiirine aşinadır. Kara Gözlüm efkarlanma gül gayri, Uzaktan Gelmişim yorgunum (Hancı) ilk akla gelenleridir.
Bizde konunun bazı uzmanları şiirleri sınıflara ayırır. Aruz, hece, serbest vd gibi. Hocamız şiirlerin tasnifinde birtakım isimlere ayrılmasına hoşgörü ile bakmaz. Şiir şiirdir der ve “ne demek eski şiir, yeni şiir, ikinci yeni, serveti fünun, divan edebiyatı, halk edebiyatı”. “Araplardan geldi diye aruzu inkar ediyorlar, Fransa’dan gelseydi baş tacı ederlerdi” diye de ekliyor.
Bekir Sıtkı Erdoğan; “Nazım Hikmet şiirlerinden dolayı meşhur olmadı, onun meşhurluğu ideolojisindendi” diyor. Akif öyle mi ya dedikten sonra “ikisini nasıl yan yana koyarım diye de bir ayırım yapıyor.
Bekir Sıtkı Erdoğan anlatıyor; “Bir gün Oktay Rıfat’la bir evde buluştuk ve aruz kalıbı ile yazılmış bir şiirimi okudum. Oktay Rıfat “divan edebiyatı hortlamış” dedi diyor. Tabi Hoca kızıyor ve; “AB’ye girerek onların eskilerine evet diyoruz ama Fuzuli’ye, Baki’ye eski diyoruz. Bunu anlamıyorum” diye çıkışıyor.
“Karagözlüm efkarlanma gül gayri” diye başlayan Kışlada Bahar şiirini teknesiyle balığa çıktığı zaman yazdığını söylüyor üstad. Ama birinin “askerlik bitmez” diye uyarısı üzerine yıllar sonra ona bir dörtlük ekliyor ve “askerliğim biter bitmez ordayım” mısraının yerine “ilk adımı atar atmaz ordayım” diye elli yıl sonra değişiklik yapıyor. Keza Hancı şiirinde de, “Kaldır artık boş kadehi neyleyim” mısraını, ayyaşlık kokuyor diye yine elli yıl sonra “yollar Nihaiyi bekler” şeklinde değiştirerek hem mahlasını kullanıyor hem de sarhoşluktan kurtuluyor. Hatta Faruk Nafiz Çamlıbel’e “Han Duvarları” olmasaydı “Hancı” şiirim olmazdı dedim ama Çamlıbel kabul etmedi diyor. Bu Hancı şiirini Anadolu’ya tanıtan adam Aşık Veysel’dir diyor Erdoğan. Bu nedenle “Sonradan gidip mezarını ziyaret ettim Sivas/Sivrialan köyünde” diyerek vefasını ortaya koyuyor.
“Ümit Yaşar benim sıra arkadaşımdı” diyor Erdoğan. Şiir yazdığımı bilmezdi önceleri, “ama şiirlerimi sonradan gördü ve bana sitem etti” diyor. “İyi bir şairdi ama anlamsız bir yol seçti” diyor Ümit Yaşar için. “Aruzu en iyi bilen şairlerdendi Ümit Yaşar Oğuzcan” diye de ekliyor.
“Yahya Kemal’in Ankara’ya geldiğini ve eski meclisin arkasındaki Ankara Palas Oteli’nde kaldığını öğrenince 4-5 arkadaş otele gittik. Haber gönderdik, nezaket gösterip, gelsinler demedi, bizi gelip kapıda karşıladı. Bir şiirini oku dedi. Ben de aruzla yazılmış bir şiirimi okudum. Yanındaki adama dönüp; “aldınız mı cevabınızı” dedi. O da aldım dedi. Meğer arkadaşı ona; bu kadar güzel şiirleriniz var ama sizi kim devam ettirecek diye soru sormuşmuş. Beni tebrik etti ve gelip gözlerimden öptü” diyor.
“50. yıl marşı yarışmasına Arif Nihat Asya ile birlikte katılmıştık. Benim şiirim okununca o şiirini çekti ve “Bekir Sıtkı’nın bu şiiri varken başkasına gerek yok” dedi. Duygulanmıştım. Ben şiirimi çekeyim dedim, bırakmadı” diyor Bekir Sıtkı Erdoğan.
Bekir Sıtkı Erdoğan, birkaç defa Necmettin Erbakan’dan ve Alpaslan Türkeş’ten milletvekilliği teklifi aldığını ama “ben şairim, bunun hocalığını yapıyorum ve işim bu. Aklı başında adam çağırın milletvekili olsun dedim” diyor. Bekir Sıtkı Erdoğan’ın yayımlanmış beş kitabı var.
NEVZAT ÜLGER