28 ŞUBAT BİN YIL SÜRMEDİ
1995 Seçimlerinden sonra TBMM’de (RP) Refah Partisi oyların %21,4’ünü alarak birinci parti oldu. 1995 seçimi sonunda 9. Cumhurbaşkanı Süleyman DEMİREL, üç hükümet denemesinden sonra ancak Necmeddin Erbakan’ı hükümeti kurmakla görevlendirdi. Necmettin ERBAKAN da RP-DYP koalisyonunu “dönüşümlü başbakanlık” formülü ile kurdu. Koalisyona Muhsin Yazıcıoğlu liderliğindeki BBP de dışarıdan destek verdi.
Koalisyon devam ederken 28 Şubat 1997 tarihli milli güvenlik kurulu toplantısı tam dokuz saat sürdü. 28 Haziran 1996’da kurulan Erbakan Hükümeti 18 Haziran 1997’de darbeyle devrildi.
“Militan demokrat hukukçuların” “darbe şakşakçısı medyatörlerin” ve “aydınımsı çevrelerin” çıkarları için ülkeyi yangın yerine çevirmekten çekinmeyen siyaset esnafı ve iş adamlarının gayreti inkâr olunamaz. 28 Şubatın bir “darbe” olmadığını söyleyen yok gibi.
Bir kısım yazarlar “28 Şubat uluslararası bir projenin uzantısıdır” diyorlar. Aslında stratejik bir coğrafya, ülkeye önemli avantajlar sağlarken ciddi düşmanlıkları da beraberinde getirir. Türkiye coğrafi olarak böyle bir öneme haizdir.
Genel yapı itibari ile ABD ve AB Türkiye üzerinde güç ve hakimiyet mücadelesi vermektedirler. Rusya, bu bölgede olabilecek her şeyle yakından ilgilidir.
Yeni Dünya düzeninin Türkiye’deki asıl sorunu RP değil, “İslami siyasetin aşırılaşma ihtimali” idi. Yani halkın, İslami bir yaşam felsefini tercih etmesi asıl sorundu.
1950’lerden başlayan 1983 yılından itibaren de hız kazanan “Anadolu insanının” birilerinin tekeline aldığı “iktidara” ve “servete” talip olması bir korku yaratmıştır.
“İslami sermaye” diye adlandırılan ve sanki bunların dışında kalanlar “gayr-ı islami sermaye” imişcesine bir fişlenme hareketi ile kebapçılar ve çikletçiler dahi fişlendi.
O dönemin önemli isimleri olan zevat sonradan ya mahkemelik ya da hapis oldular. Ancak İslami ya da yeşil sermaye diye adlandırılan müteşebbislerden hapse atılan olmadı. 28 Şubata şöyle veya böyle destek veren Cavit Çağlar, Kokmaz Yiğit, Hayyam Garipoğlu, Murat Demirel (Süleyman Demirel’in yeğeni), Dinç Bilgin gibi isimler mahkemelerde ve hapishanelerde gün saydılar.
28 Şubat 1997 tarihli MGK toplantısının 18 maddelik kararı günlerce gündemi meşgul etti. Sonunda Necmettin Erbakan başbakanlığı DYP genel başkanı Tansu Çiller’e devretmek üzere istifasını Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e sunarken, Tansu Çiller başbakanlığında kurulacak hükümet içinde milletvekillerinden imzalı olarak alınmış 283 beyanı da birlikte sundu.
Ancak bu çoğunluğa rağmen Cumhurbaşkanı yeni hükümeti kurma görevini Tansu Çiller’e vermeyerek 28 Şubat sürecinin işlemesine zemin hazırladı.
Özellikle ortaya çıkarılan “andıç” belgesiyle büyük gürültü koptu, “durumdan vazife çıkaranların arkasına sığınıp, laiklik için mücadele ettikleri havasını basanlar, “durumdan hırsızlık” çıkarttılar.
Bir sürü içi boşaltılmış banka davası… Bu bankaların yönetim kurullarında görev almış emekli generaller… ve müthiş bir ekonomik iflas…”
Süleyman Demirel, İsmail Hakkı Karadayı, Çevik Bir, Güven Erkaya, Teoman Koman, Ahmet Çörekçi, Hikmet Köksal, Erol Özkasnak, Osman Özbek, Yekta Güngör Özden, Vural Savaş emekli oldular. Dinç Bilgin, Cavit Çağlar, Murat Demirel, Korkmaz Yiğit hapiste yattı.
Çocukların 15 yaşından önce Kuran kurslarına gitmesi kanunla yasaklandı.
Başörtülü kız öğrenciler hiçbir okula alınmadı. “Beş yılda 40 yıl geriledik.”
Notlarla 28 Şubat’a bakalım.
Görünen nedeni: İrtica
Görünmeyen nedeni: Türkiye’nin rotasının değiştirilmek istenmesi.
Gizli nedeni: Ankara egemenlerinin, jakoben elitlerin kontrolü kaybetme korkuları.
Gerçek nedeni: Para musluklarının istendiği gibi kullanılamaması.
Araçlar: Hizbullah, Ali Kalkancı, Müslüm Gündüz, Akredite gazeteciler, akredite olmayan gazeteciler, yeşil sermaye, 10. Yıl Marşı, yemeklerde içki vurgusu, S.Demirel’in senfoni orkestrası konserinde söyledikleri, askeri birliklerde gece ışıklarının açık tutulması, İmam Hatip okulları, Kur’an kursları, laiklik, takiyye, türban, kamu alanı, BÇG raporları, AB vs. Yıkımda görev alan beşli çete:
Fuat Miras (TOBB), Refik Baydur (TİSK), Rıdvan Budak (DİSK), Derviş Günday (TESK), Bayram Meral (TÜRK-İŞ)
Nemalananlar: Onlar şimdi mağluplar.
Ve mağdurları: Onlar şimdi Türkiye’yi kalkındırmakla meşguller
NEVZAT ÜLGER