SIRA MEDYA VE FİNANSTA MI?
Ortalık toz duman. Ne çare ki korkunun ecele faydası yok. 28 Şubat darbesinin ekonomik soygun ayağı henüz yeni ortaya dökülecek gibi. Gerçi konu ile ilgili mahkemenin 80. oturumu yapılıyor ama işin ekonomik yönüne yeni gelindi. Yani o dönemde kimler banka sahibi oldu, kimler gazete patronu oldu, kimler devletin hangi iktisadi kuruluşunu hangi yolla aldı, kimler ne kadar paraya kavuştu, sonradan bu insanlar hangi kalkışmaları tekrar tekrar tetiklediler gibi soruların mahkemede görülmesi galiba yeni başlıyor.
Darbeler askeri bir cunta tarafından gerçekleştirilmiştir ama bu işin siyaset, medya, ekonomik, STK ve holding destekleyicileri kimlerdir gibi soruların cevaplarını almaya sıra yeni gelmiştir. Tansu Çiller ve Mesut Yılmaz bunun için mahkemeye çağrılıyor ve Aydın Doğan ve diğer holding patronlarının hırçınlığı biraz da bundan.
28 Şubat darbesinin ülkeye verdiği parasal zararın en küçük rakamı 143 milyar dolar, en yükseği 381 milyar dolar olarak ifade ediliyor.
Bu yeni sayfanın açılmasına esas olan bir kasetten bahsediyor Faruk Aslan. Diyor ki; “Farz edin ki bu bir fareli köyü basan Donkişot’un hikâyesi: Kasetin çekildiği mekan, Gezi Parkı olaylarına maddi ve manevi destek veren İstanbul baronlarının, koç baronunun yönetim kurulu odası. Kimin çektiğini bilemiyorum ama üç dünya lideri bankanın temsilcisi masada baronla pazarlık yapıyor. Gazi Erçel, baronun sağ yanında, sol yanında kartel medyasının Türkiye medya imparatoru oturuyor. (Kızları New York’ta okurken babalarını böyle tarif edermiş). Deutchebank, Bank of America ve City Bank yetkilileri, Türkiye’den bir gecede beş milyar dolar çekeceklerini ve ülkenin devalüasyona gideceğini, Türk parasının ve ekonomisinin çökeceğini anlatıyor. Erçel ve imparatorun elinde birer liste var; listede 38 adet İstanbul baronun adı, bankaları ve aynı gece Merkez bankasından çekecekleri meblağ gözüküyor. En büyük vurgunu en büyük yapacak, holdingin büyüklüğüne göre hortumun miktarını baron efendi belirlemiş. Pazarlık kızışıyor, son kararı medya imparatoru ile Ergenekon sanığı Veli Küçük’ün bir araya gelerek bir arada netleştirmesi kararlaştırılıyor. Kasedi çeken sanırım Sarı Levent’in ekibi…
Sonra ne olduğunu biliyorsunuzdur umarım. Bu 38 İstanbul baronu aynı gece Merkez Bankası’ndan beş milyar dolar çekti. Üç yabancı banka da aynı miktarda parasını uçurdu ve 10 milyar dolarlık gedik nedeniyle ülke ekonomisi battı. Bu yıkımdan sonra siyasete olan güvenin tamamen çökmesi ve AK Parti’nin tek başına iktidara yürümesi kaderin bir lütfu. Allah, kara hesaplar yapanların tuzağını hep başına çalmıştır. Bugün 10 milyar doları transfer etmekle ülke ekonomisi batırılamaz konuma geldi, 1 trilyon dolarlık ekonomiyi artık ne İstanbul baronları ne de global sermaye manipüle edebiliyor. Rahatsızlığın ana nedeni de bu olsa gerek!”
Oynanan oyunlara dikkat etmek gerekiyor. Satır aralarını kaçırınca işin esprisi kaybolabiliyor. Mesela Şirin Payzın isimli TV programcısı yalnız program mı sunuyor yoksa HDP’nin sözcülüğünü de mi yapıyor? Benimki yalnızca bir merak. Türkiye’de seküler ve liberal kesimlerin hayat tarzları hakikaten tehdit altında mı? Çünkü bu kitlenin bir kısım insanları gizli ajandalardan bahsediyor. Bu kitlenin hesabı paraları çoğaltmak ve hükmetmek mi? Şimdi ikisini de kaybetmekle karşı karşıyalar. Ancak hayat tarzlarına karışan yok. Demek ki maksatları yaptıklarının ortaya/mahkemeye faş edilmemesi. Ama çaresi yok, hesap verecekler.
“ Erdoğan’ın bir süre önce gizli kalmış parasal manipülasyonların tek tek ortaya çıkarılacağını söylemesi ve olası TBMM hortum komisyonu tehdidi, faiz lobisi ve yurt dışı işbirlikçilerini harekete geçirdi. Baronları korkutan kasetin kopyasının en az dört yerde bulunduğundan da haberdarım. Kasedin Başbakan Erdoğan’ın eline geçtiğini bir dostum söylemişti. 2001 yılında yurt dışına çıkarılan bir kopyası New York’ta bir posta kutusunda uzun süre kaldı. Daha sonra Mardinli bir Ermeni tarafından korumaya alındı. Ancak kasetin bu şahıs tarafından Evangelist neoconlara bizzat teslim edildiğini sanıyorum. Bir kopyası polis istihbaratta olduğu için önemi yok bunun. Bir nüshası halen okyanus ötesinde olabilir.”
“28 Şubat’da kurtarılmak istenen acaba gerçekten vatan mıydı, yoksa bankalarda paşalarımızın adıyla birlikte battığı ortaya çıkan özel şirketlerin çıkarları mı? Dile kolay 21 banka battı, ülkemin milyar dolarları… Tüyü bitmemiş yetimin hakkını savcılar eğer soruşturmuyorsa, neyi soruşturacaklar?” Bu insanların hakkı 15 ağaç etmiyor mu?
NEVZAT ÜLGER