KORKU YALNIZ BİR DUYGU DEĞİLDİR
“Bir şeyin haklı olduğunu bildiğin halde, o şeyden yana çıkmazsan, korkaksın demektir.”
“Korkarak yaşıyorsan sadece hayatı seyredersin.”
“Korku, yalanı doğurur.”
“İnsanları harekete geçirmek için iki manivela vardır. Menfaat ve korku.”
“Ben deliden çok kurnazdan korkarım/ Cahilden ziyade yobazdan korkarım/ Bedenimdeki hastalıklardan değil,/ Adalete düşen marazdan korkarım.” (Abdurrahim Karakoç)
Korkunun paronayak haline getirdiği ve korkunun sürekli teyakkuzda tuttuğu bir toplumu yönetmek kolaydır.
Korku insanları birey olmaktan çıkartır. O artık düşüncenin değil, korkunun idare ettiği bir “meful” haline gelir. Artık “alayı” tek kişi olmuştur.
Korkunun hakim olduğu toplum aynılaşır. Herkes aynılaşınca artık o toplumda yanlışları kabul ettirmek mümkün değildir. Herkesin futbol hastası olduğu bir toplumda, basketbolun futbolun yerini almasını isteyerek kimseyi ikna etmek mümkün olmaz.
Korkan, farklı olanı düşman olarak görür. Kendisi gibi düşünmeyen haindir. Bu bölümü 1970-80 arasında çok net görmüştük. CHP’li olmayanlar halk düşmanı, AP’li olanlar garanti Amerikancı, MSP’li olmayanlar inançtan anlamaz, MHP’li olmayanlar garanti komünistti o yıllarda!
Korkunun olduğu yerde akıl devrede değildir. Sorgulamaz, düşünmez. Öyle ise toplumda sürekli bir “öcü” yaşatılmalıdır.
Korku üzerine yaşayanlar bugün dost gördüğünü çok kolaylıkla yarın düşman olarak tanımlayabilir. Çünkü onun için asıl olan kendisi gibi düşünmektir. Farklılıklar onu hep korkutur. En güzel şey “kurşun asker” olmaktır!
Korkunun hakim olduğu yerde insan özne olmaktan çıkar. Çünkü onun sağlıklı düşünme şansı yoktur, onun için en iyisi itaat etmektir. İtaat et, rahat et.
Son yüzyılda yaşatılan en uzun korku; “irtica” korkusu olmuştu ama korkulan olmadı. İnanmayan KONDA’nın, Türkiye’nin son on yılını resmeden araştırmasına baksın.
İkinci en uzun korku; “komünizm gelecek” korkusu olmuştu. 1989 yılında Sovyetler Birliği dağılınca “alayında” rahatlama oldu. Ne çok kış mevsimleri komünizm gelmesin diye canlar kendilerini siper etmişti.
Sonra; “başörtüsü” korkusu salındı ortalığa. Görüldü ki doğu cephesinde değişen bir şey yok ve “hortlatmacılarda” rahatlama oldu.
Son 70 yılın en büyük korkusu; “CHP gelir” korkusu oldu. Gerçi CHP geldi ama son yetmiş yıllık çok partili hayatın iktidarları genellikle muhafazakarlar oldu. Değişen sosyoloji bütün sivrilikleri absorbe ediyor ancak yine de bir korku ortamı oluşturmak gerekiyor herhalde.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AK Parti’nin 14. İstişare Toplantısında (2009) AK Parti mensuplarına söylediği şu sözleri oldukça önemliydi ve konumuz açısından çok iyi değerlendirilmelidir:
“Yaşanılan acıları, millet olarak yaşanan travmaları, milletimizin derin hafızasını, kolektif bilincini bir korku aracı olarak kullananlar çıkabiliyor. Atılan her adımda geçmişte yaşananları hatırlatıp bu milleti korkuya mahkum etmek, korkuya teslim etmek isteyenler çıkabiliyor. Yani bir korku toplumu oluşturma gayreti içerisinde olanlar çıkabiliyor.”
NEVZAT ÜLGER