KOMÜNİZM-KAPİTALİZM VE İSLAM
Dünyada kalıcı ya da geçici kabul görmüş, seveni ve sevmeyeni olmuş birçok ekonomik doktrin ve uygulama, topluma ve insana olan yaklaşımlarına göre kısa veya uzun ömürlü olmuşlar.
Faşizm ve Komünizm doktrin olarak ortaya çıkmalarının ve uygulama alanına girmelerinin ardından bir asrı, belki yarım asrı tamamlayamadan uygulamadan kovulmuşlardır. Elbette taraftarları hiçbir zaman sıfırlanmaz. Her zaman az veya çok taraftarları vardır. Kabil’in taraftarları, Lutilik taraftarları vd her zaman yaşamıyor mu?
Bazı ekonomik doktrinler de “yumuşak güç” kullandıkları için daha uzun yaşayabilirler. Kapitalizm bunlardan biridir. Sevmeyeni çok olmasına rağmen daha uzun ömürlü gibi gözüküyor. Keynes’in mantığına rağmen.
Tabi bu doktrinlerin esas itibariyle sanayileşme hareketlerinden sonra “Batı” çıkışlı olduklarını devamlı akılda tutmak gerekir.
En kısa ömürlü olanı Faşizm oldu. İkinci dünya savaşından sonra silindi. Hitler ve Mussolini ile anılırlar.
Kapitalizmin kurucuları olarak bilinen A. Smith, D. Ricardo ve Malthus İngiliz vatandaşları ve 18. ve 19.yüzyılda yaşamışlar. “Serbest piyasa, ekonomik iş bölümü, ekonomik büyüme, doğal düzen, üretim maliyeti ve fiyatlar, asgari geçim ücreti” gibi kavramların A. Smith patentli olduğu iktisat literatüründe kabul görüyor. Keza “politik ekonomi” Ricardo ile “nüfus teorisi” de papaz Malthus ile ünlenmiş ve tarihteki yerini almıştır.
Komünizmin kurucu babaları olan K. Marks ve Lenin ise Alman çıkışlı olup 19. ve 20.yüzyılda yaşamışlar. Tabi Lenin de hem hayalci hem de pragmatik bir politikacı. İnsanları kendi politik görüşlerine inandırma kapasitesine sahip biri. Bundan dolayı da 1919 yılında “Komünist Enternasyonal”i kurdu ve Rusya’yı sadece bir başlangıç olarak kabul etti.
Komünist manifesto 1848 yılında yayımlanmış. Das Kapital 1867 yılında okuyucuyla buluşmuş. 1917 yılında Komünizm Rusya’da devlet olmuş. İnsanı ve dini dışladığı hatta onları ezmek için özel bir gayret sarf ettiği için 1989 yılında da kovulmuştur.
Hatta ilgi alanlarına “dünyayı perişan edecek olan kıyamet alametlerinden kabul edilen “dabbetül arz” konusunu komünizm olarak kabul eden insanlar olmuştur. Zaten Marks öldüğünde ünlü değildi. Hatta ülkesinden Paris’e gitmiş, oradan da kovulunca İngiltere’ye yerleşmişti. Sıkıntılı bir hayatın ardından 1883 yılında öldüğü zaman hiç de ünlü değildi. Onun ünü; kapitalizmin aksamaları ve toplumsal kaosları ortaya çıktıkça hatırlanmıştır. Ekonomik dünya krizi (1929) gibi. Benzer bir hatırlama da 2008 dünya finansal krizi esnasında oldu ve çok konuşuldu.
Tabi, sekiz kişinin serveti dünyada yaşayan üç buçuk milyar insanın servetine eşit olduğunun araştırmalarla ortaya çıkmasından sonra komünizm ile birlikte İslam da anılmaya başladı. Denebilir ki dünya ekonomi gündeminde şimdi ağırlıklı olarak İslam konuşulurken, Komünist doktrin de çaktırmadan komünist olan ekonomistlerce gündeme taşınıyor. Tabi İslam konuşulmasın diye İslam dışı ekolleri gündeme taşıyanlar ile İslami uygulamaları “Made in Batı” kalıbı ile uygulamaya koyanlar da az değil. Mesela faizsiz ekonomi uygulamalarından kabul edilen “İslami Sermaye”nin İstanbul’a gelmemesi için halen Londra öne çıkarılmış durumdadır. Tabi ülkelerin hukuk uygulamalarının da bu tercihlerde önemli olduğunun altını çizmek gerekir. Çünkü dünyada paradan daha ürkek bir varlık yoktur. Halbuki İstanbul bu işe çok uygundur. Eğer hukuki zemin uygun olursa Petro-dolarlar için en müsait mekan İstanbul olur. Evet, ülkelerin ekonomik ve politik güçleri de bu işte tayin edici bir işleve sahiptir elbette.
Gündem seçimle dolu iken bu kadar ciddi bir konu biraz tezat gibi gözükse de kalıcı şeylerin önemli olduğuna inananlardanım. Birileri esas konularımızı devamlı gündemde tutmalıdır diye düşünüyorum.
NEVZAT ÜLGER