BATI KİTABEVİ VE BİRKAÇ ŞAİR
Şehrimizde güzel bir faaliyette imzasını yeniledi BATI Kitabevi. Hayırlı bir hizmet olarak “Herkes okusun diye kitaplar 2,3,5,7 ve 9 lira” sloganı ile tek kişilik bir kitap fuarı açtı. Ben de birkaç defa uğradım ve 10-15 kitap aldım. BATI Kitabevi sahiplerini ve yöneticilerini tebrik ediyorum.
“Edebiyat Dünyamızdan Hoş Sedalar-lll” aldığım kitaplardan biri. Abdullah Satoğlu hazırlamış eseri. Eserde çok isim var.
Eserde ismi geçenlerden biri de hem şehrimiz, destan şairi; Niyazi Yıldırım Gençosmağlu. Ben onu 1983 yılında Ziya Yıldırım vasıtasıyla ziyaret etmiştim. Yanılmıyorsam M.E.B. Yayımlar Genel Müdür Yardımcısı idi.
“En güzel marşını vurmada mehter, / Ya Allah… Bismillah… Allahu Ekber…” mısralarını ihtiva eden “Malazgirt Marşı” onun destanlarından biri.
“Koç yiğitlerin harman olduğu, gök mızrakların orman olduğu, tekbirlerin gönüllere ferman olduğu, zaferlerin Tanrı’dan ferman olduğu” ünlü meydanlar Gençosmanoğlu’nun kelimelerle at koşturduğu mekanlar.
Kitapta ikiyüzü aşkın şiiri bestelenmiş, yakın zamanda vefat eden Cemal Safi ayrı bir güzellikte takdim edilmiş. Hani, yakışır da işin doğrusu.
“Yıldızlara baktırdım, fallara çıkmıyorsun / Seni görmem imkansız rüyalarım olmasa. /Pencereden bakmıyor, yollara çıkmıyorsun / Seni görmem imkansız rüyalarım olmasa.” Bu ve benzeri nefis şiirleri var Cemal Safi’nin. İlk şiirlerini besteleyen Orhan Gencebay; “Cemal Safi’nin şiirlerini bestelemek çok zor. Çünkü o güçlü ifadeleri bozarım diye korkuyor insan.” diyordu.
Cemal Safi bir davette Yavuz Bülent Bakiler’le aynı masaya düşmüştür. Yemek ziyafetinde alkol ikramı yasaktır. Yemekten sonra köşesine çekilen Cemal Safi, bir peçete kağıdına bir dörtlük yazarak Yavuz Bülent beye gönderir: “Davette önümüze geldi emrivakiler /İşret ikram etmekten men edilmiş sakiler / Kahi tespih, kahi dem çeken kalenderim ben; /Meşrebime uymuyor Yavuz Bülent Bakiler.”
Yine meşhur şairlerimizden Yahya Akengin’in düzenlediği “Dede Korkut Şölenleri”nden birine zamanın Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz ve Cemal Safi de katılmış. Hani Ömer Hayyam bir rübaisinde; “Kim demiş ki haram yemezmiş Hayyam? /Ben, haram ile helali karıştırmam. /Yar ile içtiğim şarap helaldir / Onsuz içtiğim su bile haramdır” mısralarına sanki nazire olsun diye Cemal Safi’nin de meşhur “Vurgun” şiirinde; “Seninle cehennem ödüldür bana /Sensiz cennet bile sürgün sayılı” sözlerinden ötürü çok tarizlere muhatap olmaktadır. Yahya Akengin de latife yollu, Diyanet İşleri Başkanına:
-Hocam, ne olacak bu arkadaşın hali? diye sorunca, Mehmet Nuri Yılmaz da; “Cemal Safi bu sözleri mecazi manada kullandığından, mahzuru yoktur” diye bir yorum yapınca, Akengin, Cemal Safi’ye döner ve; “Bak senin için en yüksek makamdan fetva aldım… Bundan sonra dünya ve ahiret hayatını bana borçlusun” diye espri yapar.
Kitaptaki bir başka isim de, 1970’li yıllarda “Seyyah-ı Fakir Evliya Çelebi” mahlası ile yazılar yazan Dilaver Cebeci. Onun bestelenen meşhur; “Baş koymuşum Türkiye’min yoluna / Düzlüğüne, yokuşuna ölürüm. / Asırlardır kır atımı suladım, / Irmağının akışına ölürüm” mısralarının da içinde yer aldığı “Türkiyem” isimli şiiriyle başlamış yazı. Sevinç Çokum’un ifadesi ile; “Onun (Dilaver Cebeci’nin) şiirlerinde öyle hüzün bulamazsınız. O kederini bile haykırarak söyler.” Malum 2008 yılında vefat eden Dilaver Cebeci, ilahiyatçı bir öğretim üyesiydi.
Seyrani’nin; “Cezbe dilden midir dilberden midir? /Dil bilmez, dilberden soramıyorum” dizeleri aklıma geldi nedense.
Çok isimler var elbette ama esas dikkat çekmek istediğim, BATI Kitabevi’nin bu anlamlı ve güzel hareketine teşekkür etmekti. Bu arada birkaç isme de yer verdik yazıda. Olsun, marifet iltifatı gerektirir. Allah cimrileri sevmez.
NEVZAT ÜLGER