ZULÜM, DEMOKRASİNİN DEĞİL, ADALETİN ZIDDIDIR
Batı medeniyeti aslında bir ideolojidir, esası sermayeciliğe dayanır. İkinci bir inceliğe daha dikkat çekelim; Maddecilik ve Maddiyatçılık farklı kavramlardır. Maddecilik, varoluşun maddeden olduğunu ileri süren felsefi bir görüştür. Oysa maddiyatçılık bir hedeftir ve hayatta her şeyi çıkar ilişkisine dayamaktadır. Bu anlamda sermayecilik bireyci, maddeci ve maddiyatçıdır.
İngilizlere sermayeyi 1496’da Portekiz’den kovulan Yahudiler sağladılar. İngiltere’ye daha önce giden Tapınakçılar, zanaatkarlığı üst seviyeye çıkardılar. Bu etkinliğe, Yahudiler beraberlerinde getirdikleri mali kaynakla destek verdiler. Böylece İngiliz- Yahudi İttifakı kuruldu. O etkinliği besleyecek esas kaynak daha sonraları İngiltere dışındaki sömürgelerden gelecekti. Sömürgecilik o şekilde başladı. Hammaddeyi sömürgeden getirdiler, İngiltere’de işleyip mamul olarak sattılar. “Mısır pamuğu” uzun seneler İngiltere tekstilini böyle besledi. Tabi sömürgelerden getirilen köleler de ucuz işçiler olarak çalıştırıldı.
Böylece sistemin mali kısmını sağladılar, onların işi maliyecilik. Zaten ideolojinin adı da odur; Mali sermayecilik veya Finans Kapitalizmi. Bankalar, sermaye kuruluşları hep Yahudiler tarafından kurulmuştur. Dünyadaki bankaların yüzde 80-90’ı Yahudi’dir, kredi derecelendirme kuruluşları da öyle.
Küresel çaptaki emperyalizme küreselcilik diyoruz. Bugün bütün dünyaya istisnasız “Batı Kültürü” kabulünü bu yolla getirdiler. Bunu yumuşak yoldan kabul etmiyorsanız okullarla, propaganda; daha da olmuyorsa topa tutarak yaptılar. Afrika, Asya ve Amerika’daki savaş gemileriyle sömürgeciliğe karşı çıkan ülkeleri topa tutular. Bu birlikteliğin tek nihai amacı; nasıl olursa olsun kazanmak. Paradan başka amaçları yok.
20. yy’da bu yöntem değişti, silahın yanında ideolojik öğretime dayalı baskı rejimi geliştirildi. Bunda başarılı olmak için demokrasi kullanıldı. İkinci Dünya Savaşı’ndan önce hakim ideoloji Faşizm. Kendine benzetmeye çalıştığı her topluma, demokrasiyi benimsetmeye çalıştılar. Bunun arkasında duran gizli güç Kültür Emperyalizmi’dir.
Demokrasinin karşıtı zulüm değildir. Zulüm, adaletin zıddıdır. İdealize ettiğimiz devlet, hukuk devletidir. Ancak demokrasi hukuk devletini getiriyor diye bir şey yok. Nasıl cumhuriyetle demokrasi farklı ise, demokrasi ile hukuk da farklıdır. Kanun devleti hukuk devleti demek değildir. Yığınla demokrasi ülkesi vardır, ama oralarda hukuk üstün değildir. Hukuku esas aldığımızda dünyada sınıfta kalan ülkelerin sayısı çok kabarık olur.
Batıcılığın ya da emperyalizmin arka planında din yoktur. Bugün Doğu’nun en büyük takıntısı, özellikle emperyalizmle Hıristiyanlık birlikteliğinden bahsetmesidir. Sermayeci, kapitalist, emperyalist sistem Hıristiyanlığı başat kılmaya çalışıyor görüşü oldukça yanlıştır. Her şeyi olduğu gibi Hıristiyanlığı da bu işlerine alet etmektedir. Sömürgeleştirmeyi amaçladığı diyara “kendi” Hıristiyanlık anlayışını sokmaktadırlar. İngiliz’in Amerika’ya götürdüğü mezhep Angilikanlık’tır. Oysa Hıristiyanlık, Katoliklik üzerine kuruludur. İngilizler bu dini millileştirmişler.
Batı medeniyetinin taleplerini karşılıyorsanız yaşamaya hak kazanırsınız. Karşı çıkarsanız toplum ya da birey fark etmez ortadan kaldırılmanız gerekir. Önce sizi iktisatça mali bakımdan alt etmeye çalışırlar. Olmazsa bedenen götürürler. Bunun örneğini Afganistan’da gördük.
Çin ve Hindistan Batı ile hesaplaşır mı? Hayır, katiyen yok böyle bir hesaplaşma. Onlar ayrı bir medeniyet tasarısı ile çıkmıyorlar ki, İngiliz Yahudi Medeniyeti’nin değerleri ile yaşıyorlar. Çin’in duruşu, milli üretimi üzerinedir. Ama kültür olarak Çin Medeniyeti’ne değil Batı Medeniyeti’ne dayalıdır. Dikkat edilirse ABD veya Avrupa ülkeleri Çin’e öyle şiddetli karşı durmuyorlar. Köşe kapmaca yarışındalar. Rusya’da da öyle değil mi? Rusya’da Batı medeniyetine karşı çıkan çok küçük entelektüel bir azınlık var. Hepsi o kadar.
Batı Emperyalizmi’nin üç ana üssü var. İngiltere, ABD ve İsrail. Bütün çabaları, İsrail’i mümkün mertebe her türlü tehlikeden uzak tutmak. Bugün İsrail Devleti topraklarında yer alan Filistinliler’i top-yekûn sürecekler. Bunun için Irak’ta Saddam’ı devirdiler, Suriye’de savaşa kalkıştılar, Mısır’da Müslüman Kardeşler’in iktidarını sonlandırdılar. Gözümüzden kaçan bir başka nokta da, Suudi Arabistan ile Mısır Akabe Körfezi kıyısında üç dev şehir inşa ediyor. O şehirlerde İsrail’deki Filistinliler yaşayacaklar. Yani Filistinliler bugün yaşadıkları topraklardan çıkarılacaklar.
NEVZAT ÜLGER