MİLLİ EĞİTİM BAKANI 12’DEN VURUYOR
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk; “Eğitim, çocukları şimdiye uyandırmaktır, geleceğe hazırlamak değildir” diyor. Müthiş bir tespit.
Dünyada yaşanan büyük krizlerin çok yüksek eğitimli insanlar tarafından çıkarıldığına işaret eden Selçuk, “Eğitim seviyesi yükseldikçe, çevre kirliliği artıyor. Obeziteyle açlığın aynı dönemde birlikte tarihsel bir yükseliş gösterdiği bir çağ yaşıyoruz. Eğitim seviyesi yükseldikçe, teknolojinin öldürme gücü artıyor.” dedi.
“Etiğin aslında insanların ne yapması gerektiğiyle ilgili değil, ne yapmaması gerektiğiyle ilgili bir alan olduğunu hatırlamak zorundayız” diyen Selçuk, eğer etik bir çerçeve çizilmezse, “kutsanmış bilimin” hizasının nasıl bozulduğunu anlamakta zorluk çekebileceğini söyledi. “Teknolojinin nasıl insanlığın hayrına değil de, insanlığın bir şekilde şefkatini ve merhametini hedef alan bir yöne doğru gittiğini rahatlıkla görebiliriz.” dedi.
“Şimdinin ziyanı, inanılmaz bir şekilde gerçekleştiriliyor. İnsanlar, geçmişte ve gelecekte yaşamayı tercih ederek, şimdiyi ziyan etme peşindeler. Geleceğin muhakkak surette evrensel bağlamda ele alınması ama yerel yorumlanması gerekiyor. Şimdinin gelecekleştirildiği, geleceğin şimdileştirildiği bir dünyayla karşı karşıyayız. Bu anlamda, geleceği yeniden inşa etme meselesi aslında çok komik bir iddia. Çünkü geleceğin inşasını şimdiyi gelecekleştirerek yapamayız.
Eğitimi; insanları, çocukları geleceğe hazırlamak değil, şimdiye uyandırmak olarak görmek için bunu yapmamız da mümkün değil. Eğitim çocukları şimdiye uyandırmaktır, geleceğe hazırlamak değildir. Geleceğin muhayyel tasavvuru, bizim bugünkü öz geçmişimizle sınırlıdır. Çocuklarımız için bir öz geçmişten ziyade öz gelecek tasarımı konusu üzerinde durmalıyız ve çocukların öz gelecek yazmasını teşvik etmeliyiz.”
“Eğitimde kadim olanla güncel olanın dengesini sağlama ihtiyacımız var. Yani bugün, eğitimle ilgili kullandığımız bütün parlak kelimeleri yeniden düşünmek zorundayız. ’21. yüzyıl becerileri’ ifadesi o kadar kullanılıyor ki, bir hipnoz altındaymış gibi toplum bu kelimelere takılmış vaziyette. Bu kelimelerin Matrakçı Nasuh’ta, Da Vinci’de, Mimar Sinan’da olmadığını kim söyleyebilir.”
Bu çağın lineerlik vurgusunu yeniden ele almakta yarar olduğuna işaret eden Selçuk, “Bunun bize bir yanılsama getirdiğini ele almak zorundayız. Biz lineerlikten kaçınıp, doğanın mantalitesinin bir döngüsellik üzerinden inşa edildiğini, lineerlik üzerinden inşa edilmediğini görmek zorundayız. Geleceğin becerileri denilen şeyin, aslında insanlığın medeniyet tarihinin becerileri olduğunu ve bunların kadim beceriler olduğunu, popüler olanla kadim olanın karıştırıldığını izah etmekle mümkün olabilir.” ifadelerini kullandı.
Bakan Selçuk, ontolojisi olmayan bir varlık figürü ve anlaşılmamış bir eğitimin zemininin olmasının mümkün olmadığını söyledi.
“Eğitimde, OECD’nin de katkısıyla endüstrinin ihtiyaçlarını karşılayan bir kurum olarak sınırlayan bir anlayışla karşı karşıyayız. Eğitim, endüstrinin ihtiyaçlarını karşılayan bir kurum değildir. Eğitim, beşerilikten insanlaşmaya doğru giden yolculuğun aracı olan kurumdur. Eğitimi bu yüzden çift kanatlı olarak değerlendirmekte özellikle vurgu yapıyoruz.” dedi.
Şu anda çözüm diye önerilenlerin ileride problem olduğunun fark edileceğini söyleyen Selçuk, şöyle konuştu:
“Bunu yapmamak için, sistem teorisi içerisinde eğitimi yeniden kurgulamamız gerekiyor. Eğitimin bütün alt sistemlerini ve bileşenlerinin birlikte senkronize olarak dönüşümünün yeniden inşa edilmesini ve bunların fizibilitesinin similasyon modellerinin yapılması lazım. Bir şekilde yapay zeka meselesini, teknoloji desteğinin, çeşitli yazılımların bir dijital entegrasyon marifetiyle eğitim sisteminde kullanılmasını çok önemsiyoruz.”
Çocukların sadece soru çözerek, kağıt üzerinde bazı işlemler yaparak, yaşam başarısı elde etme ihtimali yok. ‘Kapatın kitapları defterleri, hafızanızı ölçeceğiz.’ diyerek yapılan sınavlarla bir yere varılamayacağını biliyoruz. Eğitimin kendisi yalnız hafıza ölçmekle ilgili bir konu değil.
MEB Ziya Selçuk alkışı hak ediyor. Eğitim ordusu bu sese gönüllü olarak kulak vermelidir.
NEVZAT ÜLGER