“TÜRKİYE İTTİFAKI” KUŞATICIDIR
Türkiye dışarıdan gelecek bir etkiyle yıkılmaz. Birinci dünya savaşının bitap düşmüş Türkiye’si “Kurtuluş Savaşı” vererek istiklalini elden bırakmamıştır. Dış tehlike vardır ama ülkeyi yıkamaz. Bundan dolayı “Devlet-i ebed müddet” diyoruz.
Ülke için tehlike iç savaş tehlikesidir. Bundan ötürü ülkede kutuplaşma meydana getirmeye çalışıyor. Kim halkı bölmeye çalışıyorsa ona dikkat etmek gerekir. İyi niyetli olabilir de olmayabilir de.
Geçmiş yüzyıla bakıyoruz;
-İlerici-gerici,
-Türk-Kürt,
-Alevi-Sünni,
-Laik-antilaik gibi esasta halk arasında olmayan ama bu ayırımlar yayıldıkça bu ayırımlardan beslenenler vardı. Hepimizin bu gurupların hepsinden de arkadaşlarımız var ve ülkenin bütünlüğünün korunmasında kimsenin de sıkıntısı yok.
Bu sayılan guruplara mensup olan insanların hepsi de bir arada yaşamaktan memnunlar ve kimsenin kimseye yan baktığı filan da yok. Birileri özellikle bu işin başını kaşıyor. Zaten Cumhurbaşkanı bundan dolayı çıtayı belirledi: “Türkiye İttifakı”
Bu ülkede yaşayan bütün insanların ortak paydaları Anayasa ile belirlenmiştir; Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığı.
Ne inanç, ne etnik yapı, ne siyasi kanaat üzerine herhangi bir vurgu yok bu tarifte. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak başlı başına bir tanımdır. Bu sayılan guruplara mensup olan insanlar hep birlikte Cumhuriyeti kurmuşlar ve birliktelikleri de devam etmektedir. Bu birliktelikten oldukça rahatsızlık duyanlar olmalı ki devamlı insanları bölmeye gayret edenler var. Çünkü ayrılıktan beslenenler var.
Türkiye’de bu ordu oldukça inşallah ne bölünme olur ne de çatışma olur.
Geçmişte Milli Selamet Partisi, hem CHP ile hem MHP ile hem AP ve DYP ile hem de CGP ile koalisyonlar ve ittifaklar yaparak ülkedeki bu fraksiyonların esas itibariyle düşman değil sadece farklı düşünen guruplar olduğunu gösterdi. Gerçi o zaman da bu birlikteliği bozmak isteyen kimseler neler neler yaptılar. Konuyu biraz daha somut hale getirelim isterseniz.
Bizim dünya ölçeğinde düşünce adamı çıkaramamamızın nedenlerinden biri de, bu tasnifleri zorlayarak hürriyetçi ortamın zehirlenmesidir.
“Türkiye’de iyi asker var, iyi yönetici var, iyi din adamı var, iyi emniyetçi var, iyi iş adamı var ama iyi ilim adamı eksiktir.”
Bazı isimler üzerinden giderek var diyenlere demek gerekir ki;
“İyi ilim adamı görüşlerinde ısrar eder, kendisi hayatında başarısız görünür ama sonra ülkeye ve dünyaya etki eder.” Toplumu aşmış olacağından kimsenin etkisinde kalmaz. Öyle ise;
“Türkiye’den küresel ölçekte filozof ve bilim adamı neden az çıkıyor? ” sorusu genel bir sorudur. Bu soruya akıl ve ruh dünyamızı örseleyen ortamı dikkate almadan cevap vermek gerekir. Bazı şeyleri belki anlamıyor olabiliriz ama hiç değilse haddimizi bilmeli ve söylenenleri anlamaya çalışmalıyız.
Bu kadar temel bir soruya tam bir cevap vermek belki şimdilik gerek yok. Fakat bir yerlerden başlamak gerekir. İşe önce üzerimizdeki aşağılık duygusunu atarak başlamalı ve tarihi gerçekleri iyi anlamalıyız.
Cumhurbaşkanı tarafından yapılan “Türkiye ittifakı” doğru bir hedef ve doğru bir tanımlama, ülkenin birliği açısından oldukça önemlidir. Vatanseverlik, ülkenin çıkarlarını bireysel/gurup çıkarının üzerinde görmektir.
NEVZAT ÜLGER