HARPUT’U YENİDEN DÜŞÜNELİM
Harput, Elazığlılar için yerel kimliğin kaynağı. Kimlik söz konusu olunca elbette tarihi kökler, kültürel değerler, mimari yapı, sosyal yapı hep bu kimliği oluşturan kaynaklar durumundadır. Zaten bu kimliğin iz düşümü olarak “Bize Harputlu derler” mottosu şarkılara ve türkülere anahtar olmuş.
Harput’a ölülerimizi gömmüşüz, gömmeye de devam ediyoruz ama “Harput bir ölüler şehri” olmasın.
Modern düşünce daha çok günü yaşamayı öne çıkardığı için, Harput da siyasiler ve yerel yöneticiler tarafından biraz tüketim unsuru olarak kullanılmış, yeterli bir gündem oluşturulamamıştır.
Harput bizim muhafazakar yönümüzü, Elazığ da değişim içindeki yönümüzü temsil eder. Yahya Kemal; “Kökü mazide olan atiyiz” derken, bu iki unsurun kaynaşmasını istemektedir zaten. Hem köklere sahip çıkmak, hem de gelişme isteğimizle toplumu ileri götürmeye çalışmalıyız.
Yerel yöneticilerimiz Harput’u ister turistik bir yer olarak düşünsünler, ister yaşanacak bir yer olarak düşünsünler; Harput birkaç bin nüfusun yaşadığı bir yer haline getirilmelidir. Amaç yalnız para kazanmak değil, bir kültürün de yaşatılması amaç olmalıdır.
Yalnız yerel yönetimler değil, “yerel toplum kendisinden beklenen hareketliliği gösteremezse, kültürel değerler aslını kaybederek, metalaşır” diyor bilim adamları. Elbette bir çetele çıkarılarak hangi işleri hangi zamanda yapacağını gösteren bir çalışma takvimi yapılarak önem sırasına göre yapılacak çalışmalar rasyonel bir şekilde tespit edilmelidir.
Harput birkaç türkü ve birkaç folklorik ritüelden ibaret bir yer değildir. Dolayısı ile yakın geçmişimizdeki ilmi, sosyal yapısı, sanatı, beşeri ilişkileri sentezlenebilir ve “Yaşayan Harput” ortaya çıkarılabilir. Yani Harput, hem mekansal yönden hem de kültürel yönden düşünülen bir yaşam alanı olarak düşünülmelidir.
Harput’taki edebi birikim kaç vilayetimizde var? Yaşadıkları döneme dikkat edin; kaç vilayette Abdullatif Harputi, Abdurahman Harputi, İshak Efendi, Hoğulu Rahmi, Şair Hayri ayarında düşünce ve sanat adamı var? Maksadım çetele çıkarmak değil ama Harput’un ilmi ve kültürel ortamını da bilmek gerekir.
Şefik Gül çok güzel bir “Harput Evi” yaptıktan sonra bir de bedesten yapmak istiyordu ama o günkü yerel yöneticiler gerekli kolaylığı gösteremedi o zaman. Halbuki 300 konut ve bir bedesten başlangıç olabilir(di). Sara Hatun Camii önündeki meydana, devamlı suyu olan güzel bir çeşme yapılabilirdi. İşletmecilerin fiyatları kontrol altına alınarak, gerekirse belediye EBUAŞ eliyle kendi çalıştırarak cazip hale getirebilir(di).
Harput’u canlı kılacak unsur, orada yaşayacak insan sayısıdır. Konut inşaatı kaçınılmazdır. Harput’un dokusuna uygun, tek katlı veya iki katlı taş evlere ilk etapta talip olacak en az 300 insanımız var. Bu evlerin bir kısmı yalnız yazlık olarak kullanılabileceği gibi, bir kısmı da devamlı kullanılabilir. Tabi bu evleri yapacak olanlar çok dikkatle seçilerek, şayiaya da fırsat vermemek gerekir.
Belediye Başkanı hem genç hem de gösterişten uzak olarak hizmet vermek istiyor. Tabi yapılacak da çok iş ve çok hizmet var. Bunların bir kısmı fazla para istemeyen işlerdendir, bir kısmı için de finans kaynakları var. Toplum kendisinden büyük bir beklenti içerisindedir. İnşallah muvaffak olur.
NEVZAT ÜLGER