İSLAM DÜNYASI NEDEN GERİ KALDI?
Konu tam yüz yıldır tartışılıyor. Aslında konunun tarihi yüzyıldan daha fazla derinlere gider.
Konuya ille de bir tarih düşeceksek; son üç yüz yıllık bir sorun diyebiliriz. Hatta nokta atışı yapacaksak buna 1699 demek mümkündür.
Neden sorusuna birkaç cevap verildi:
Moğol İstilası dendi.
Felsefenin dışlanması dendi.
Tarikatçılık anlayışı dendi. (Tasavvuf değil.)
Şimdi geldik tekrar temel soruya; İslam dünyası Batı karşısında yenildi mi?
Buna kesin olarak evet demek biraz zor. Belki belli alanlar için bu soruya cevap vermek gerekir. Çünkü İslam dünyasının belli alanlarda üstünlükleri var.
Ancak teknik ve teknolojide geride olsak da, artık gayretimiz ve eforu yüksek çalışmalarımız var. Buna karşılık İslam ülkelerinde ciddi bir yönetim kaosu var. Bunlar da İslam’dan değil, “iktidar sevicilikten” geliyor. Şeyhlik, krallık, diktatörlük, padişahlık, imamlık vd.
İktidarlar için şu soru hep ortada duruyor: Özgürlüğü acaba 60 derecede mi verelim, 80 derecede mi verelim, yoksa 90 derecede mi verelim? Özgürlük olmayınca da düşünce gelişmiyor.
Üniversitelerimiz de yeterince problem çözecek seviyede “iyi fikirler” üretemiyor.
Şöyle de bir bakış açısı var: Aslında İslam dünyasının hızında düşüş olmadı, Batı bulduğu teknolojiyi kullanarak hızını bizden daha fazla artırdığı için onlar teknik ve teknolojide ileri gittiler. Ne demek? Buharlı makine Batı’yı süratlendirip, mensuplarının gelirlerini artırırken, İslam dünyası fakirleşti.
Tekrar başa dönersek; neden geri kaldık?
Aslında Osmanlı’da felsefe var. Konu ile ilgili olarak elimizde kitaplar var. Hangi felsefe var? Aristo felsefesi.
İşte işin bam tellerinden biri de burası. Batı, Aristo felsefesini Rönesans ile bıraktı. İslam dünyası ise Aristo felsefesini Eşarilik haline getirdi ve maalesef, Maturidiyim diyen insanlar dahi bilerek veya bilmeyerek Eşariliği uyguluyorlar. Demem o ki; problemler Aristo felsefesinden gelmektedir genellikle ve bu ekol üzerinden yazılan eserler bir türlü kritiğe tabi tutulamadı henüz.
Şimdi bir adım daha atalım:
İslam dünyasının geriliğinden bahsetmek aslında İslam dünyasına ait bir konu değil. Bu kavram daha çok Batı kaynaklıdır.
Neticede sorun, yerli bir sorun değil.
Konuyu artık bağlamalıyız. Teknik ve teknolojik anlamda İslam dünyası geri kalmıştır. Hatta bu konuyu ileri-geri kavramları ile ifade etmek pek de doğru gelmiyor bana. Çünkü Batı 18.yüzyılda teknolojik buluşlarını piyasaya sürdüğü zaman yalnız İslam dünyası değil, Hint ve Çin medeniyetleri de bu yarışta söz sahibi olmak bir tarafa, kulvarın dışında kaldılar.
Evet, bilim, teknik ve teknolojide son üç yüz yılda bekleneni veremedik. Bunun iki yüz yılında bir defa padişahlıkla idare edildiğimiz için yarışta bireysel üstünlüklere hiç yer verilmedi. Çünkü padişahlar hep iktidar endişesi içinde ülkeye baktılar. Son yüz yılda da inişli çıkışlı yönetimlerle idare edildik. Ancak günümüzde, özellikle yeni nesil (1990 ve daha sonraki doğumlular) dünyayı, dünyadaki teknik ve teknolojik gelişmeleri daha iyi anlıyorlar. Büyük çoğunluğunun önemli gayretleri var. Dolayısıyla gelecekten ümitliyiz.
Medenilik, biraz da şehirli gibi yaşayıp, şehirli gibi düşünmektir.
NEVZAT ÜLGER