İNSANOĞLU 16.000 YAŞINDA
İnsanoğlunun dünya yaşının 15-16.000 yıl olduğunu söylüyor Alacahöyük’te bulunan son kalıntılar. Bu tarih değişir mi, mümkündür. Yeni kanıtlar bulununcaya kadar bu bilgi kullanılmaya devam edecektir.
İnsanoğlu sırasıyla avcılık, tarım, sanayi ve iletişim dönemlerini yaşayarak bu günlere geldi.
Ancak en fazla kabul gören düşünceye göre insanlık tarihi esas itibariyle; sanayi devriminden önce ve sanayi devriminden sonra diye ikiye ayrılıyor. 18.yüzyıla kadar devam eden tarım toplumları, 18.yüzyılda özellikle buharlı makinenin bulunuşu ile birlikte hem hayatı yaşama biçiminde hem de düşünme biçimlerinde değişikliğe uğradı. Uzaklık kavramı, üretim biçimleri, paylaşım şekilleri, kazanma şekil ve alışkanlıklarında değişiklikler oldu. O tarihe kadar bilinmeyen yerlere gidildi, gidilen yerlerden getirilen altın ve gümüşün bolluğu ile buluşlarda önemli artışlar olurken, köleleştirilen insanlarla da emeğe ödenen karşılıklar azaldı. Sanayileşen devletler, sömürgeleştirdikleri ülkelerin ham maddelerini oldukça ucuza alıp, bu ham maddelerden imal ettikleri mamul maddeleri de çoğunlukla bu ülkelere yüksek fiyatlarla sattılar.
Tabi coğrafi keşifler öyle durup dururken başlamadı. 1453 yılında Türkler İstanbul’u alınca, ipek ve baharat yollarını kullanan Batı dünyası, uzak doğuya her gidiş gelişlerinde Osmanlı devletine gümrük ödemek zorundaydı. Bu durum Batı için yalnız maddi bir kayıp değil aynı zamanda da itibar kaybıydı. Batı, büyük fetihten hemen 40 yıl sonra İspanya’da bulunan Endülüs Emevi devletinin varlığına son verince, 1492 yılında da büyük bir törenle Cristof Colomb’u coğrafi keşifler için yola çıkardı. Tabi o tarihten itibaren de coğrafi keşif yolculukları arttı.
Bu noktada tarihe bir “not” düşmek adına şunu söylemek gerekiyor: Piri Reis haritası olarak bilinen en eski dünya haritasının Osmanlı Sadrazamlığı’na (Başbakanlığı’na) teslim tarihi 1513 yılıdır. Bu harita, günümüzde milimetrik olarak çizilen haritalardan çok küçük nüanslarla farklılık göstermektedir. Elde de Piri Reis gibi oldukça önemli Kaptanı Derya’lar mevcuttur ama Macellan dünyayı 1519’da keşfetti denilmektedir. Yani Piri Reis dünya haritasını Macellan’ın keşfinden tam altı yıl önce çizmiş olmasına rağmen, Batı, büyük fethin acısı ile daha aktif davranırken, Osmanlı coğrafi keşifleri fazla önemsememiştir.
Tabiatıyla bu kadar meşakkatin olumlu sonuçları olmalıydı. Coğrafi keşiflerle yeni kıtalar, yeni adalar bulundu. Yeni kültürler, yeni bitki ve hayvanlar tanındı. Yeni ticaret yolları keşfedildi. Buna karşılık da bulunan yerlerde yaşayan halklar acımasızca ya köleleştirildi ya da öldürüldü. Bulunan bu yeni ülkeler Avrupalı devletlerin sömürgeleri oldu. Bu yerlerin zenginlikleri Avrupa’ya taşındı. Avrupa’ya, Amerika’dan altın, Afrika’dan gümüş adeta aktı.
İpek ve Baharat Yolları eski önemini kaybetti. Buna bağlı olarak Akdeniz ticaret ve limanlarının önemi azaldı. Atlas Okyanusu kıyısındaki limanlar önem kazandı. Bu durumdan başta Osmanlı Devleti olmak üzere Venedik ve Cenevizliler zarar gördü. Osmanlı, dışarıdan gelen para bolluğundan dolayı Avrupa’da meydana çıkan enflasyondan ileri derecede olumsuz etkilendi. Aynı enflasyon Batı’da hareketlilik ve kalkınma sağladı.
Bu keşifler sonucunda Avrupa’da, bilim ve sanattan zevk alan zengin bir sınıf oluştu. Bu durum hem icatların hem de bilim felsefesinin yolunu açarak, Rönesans hareketleri ile dünyaya uzun süre etki edecek olan pozitivizm/ bilimcilik yolunu açtı. Yeni Çağ, Avrupa’da bilim, sanat ve edebiyat alanındaki gelişmelere kapı araladı. Zenginleşen insanlar ve devlet, sanatçı ve edebiyatçıları korumaya başladılar. Matbaanın bulunması ve kâğıdın bollaşmasıyla da okur-yazar oranı arttı, yeni fikirlerin yayılmasına uygun ortamlar oluştu.
NEVZAT ÜLGER