ELAZIĞ’A DEĞER KATANLAR 2
Desem ki Elazığ’ı geçmişten günümüze şu on olay çok etkilemiştir;
-Harput’tan Mezra’ya (Elazığ’a) taşınma,
-Elazığ; Çarşı Mahallesi üzerinden şekillenmiştir,
-Kapalı Çarşı (Kasaplar Çarşısı) şehre renk katmıştır,
-Yıkılan eski belediye binası, bu şehrin ilk betonarme binasıydı,
-Elazığ’a ilk tren 1934 yılında gelmişti,
-Hazar Santrali’nin kurulması nedeniyle hayata geçirilen; Şeker Fabrikası, Çimento Fabrikası ve Et-Balık Kurumu Elazığ’ı Türkiye’nin ilk on şehri arasına yükseltmişti,
-Keban Barajı ilimizde de Türkiye’de de önemli gelişmelerin ateşleyicisiydi,
-Fırat Üniversitesi’nin Elazığ’a kurulması için alınan ilk karardan tam 20 sene sonra bu şehirde kurulabilmişti,
-Bu şehirde ilk yüksek okul; Mimarlık ve Mühendislik Yüksek okulu (teknik Yüksek Okul) olmuştu,
-Ferro-Krom tesisleri bu şehre ve bu ülkeye çok hizmetlerin kapısını açtı.
Bu sıralamanın ardından yine desem ki;
-Ömer Faruk Sanaç,
-Nureddin Ardıçoğlu,
-Ali Rıza Septioğlu,
-Şükrü Kaçar,
-Rasim Küçükel,
-Mehmet Ağar,
-Necati Çetinkaya,
-Mehmet Özdemir,
-Hamza Yanılmaz,
-Zülfü Demirbağ
Ve belki daha başka isimler bu şehrin gelişmesinde önemli rol oynayan isimlerdir diye eklersem ne olur?
Yazar olarak anılanlar, sanatçı olarak anılanlar, STK temsilcisi olarak anılanlar, Şair olarak anılanlar, iş insanı olarak anılanlar ve güzel adam olarak anılanlar esas itibariyle bu şehrin şekillendirici pozisyonunda olan kayda değer insanları değil midir?
Yine desem ki; “Elazığ’a Değer Katanlar”ın ortak özelliği hepsinin “dirayetli” ve “yürekli” oluşudur. Herkesten farklı olmak büyük cesaret ister, hedefe kilitlenmek ister, yoğun bir çalışma ister, geniş bir hayal gücüne sımsıkı sarılabilmek ister; sessiz sedasız, hiçbir engel tanımadan ilerleme azmi ister… Bu arkadaşlarımızın bir kısmı siyasetçi, bir kısmı müzik ve tiyatro sanatçısı, bir kısmı yazar, şair, STK alanında başarılı olmuş insanlar ve çeşitli alanlarda iş insanları olurken, bir kısmı da toplumda iz bırakmış her meslek gurubundan sadece birkaçı. Buraya şimdilik alamadığımız her gurup içinde, belki değil muhakkak ki oldukça değerli insanlarımız da vardır. Onların bir kısmına değişik çalışmalarda yer vermek gerekir elbette.
Bu insanlar bize, topluma yön verecek işler yapmak için; belirli bir alandan, çevreden, soydan veya statüden olmanın gerekli olmadığını gösteriyor. Bu olağanüstü insanların yaşam öyküleri, sonuç alıncaya dek çalışma azminin eksilmemesinin önemini anlatıyor, sonuca ulaşmak için hedefe odaklanmanın şart olduğunu kanıtlıyor.
Bu yazılanların veya yazının düşündürdüklerinin, artısı ve eksisi ile yeni ufuklara kulaç atmasını arzu etmek hepimizin ümididir zannederim.
NEVZAT ÜLGER