LİBERALİZM BİTTİ
Dünyada değişim devam ediyor. Önceleri güce dayalı tarım toplumu, ardından sömürü ile beslenen sanayi toplumu ve daha sonra da dijitalin hakim olduğu bir bilgi toplumu aşaması. Şimdilerde 4.0 revaçta.
Tabi bu son aşamadan, bilgiyi üretme ve üretime dönüştürme pratiği ve becerisi olan toplumlar daha çok faydalanıyor.
Bu iş yalnız eğitim yolu ile yapılmıyor dünyada. Daha çok içeriye beyin göçü sağlanarak yapılıyor. Bu ülkeler bilgi teknolojisinde uzmanlaşmış, iyi eğitimli, icat ve tasarım yapan insanları, sağladıkları siyasi, hukuki ve ekonomik şartlarla ülkelerine çekiyorlar. ABD, Japonya, Çin, Almanya, İngiltere, Kanada vd yaptığı bir işlem bu. Mesela ABD’de akıllı robotlarla ilgili bir birimin başında Türk olan bilim insanı bir hanımefendi var. Katma değeri ve bilgiye dayalı ürünler üretebilenler kazanıyor.
Dünyayı iyi takip etmek gerekiyor. Yalnız devlet yetkililerinin bu işi anlamaları yetmez. Toplum dünyada da ülkede de neler olduğunu anlamalıdır. ABD’deki çiftçiler, AB’deki düşünce adamları, uzak doğudaki üreticiler neyi nasıl yapıyorlarsa toplum bunları bilmelidir. Hala 1950 veya 1980’in mantığı ile kalkınmanın olmayacağını toplumun her ferdi anlamalıdır.
Revaçta olan şeyin bilgi olduğuna en güzel örneklerden bazıları bunlar. Hukuki ortamı topluma yaymak şarttır. DPT veya benzeri kuruluşlar tekrar devreye sokulmalıdır. Yatırımları rastgele yapmak; sermaye, zaman ve emeğin boşa harcanmasından başka bir işe yaramaz. Topluma hukuk hakim olmalıdır. Kanun önünde bazıları daha eşit hale gelirse beyin göçünün önü açılır.
Toplum biraz fazla politize olduğu için bu konuları konuşmak lüks oldu adeta. Akademyamız politize olmanın yollarını zorlamak yerine, dünyayı iyi anlayıp, anladıklarını da topluma sunmalıdır. Artık elitist bir yaklaşımla toplumun kalkınmasının mümkün olmadığını anlamamız gerekiyor.
İnsanlık köleliği fazla hürriyetçi olduğu kaldırmadı. Sanayi işçiliği için kölelikten vazgeçildi. Şimdi “ışıksız ve insansız fabrikalar” revaçta.
Biraz köşeli olacak ama, liberal sistem bitti beyler. Şimdi ülkeleri otoriterleştiriyorlar. Ülkelerin etrafına duvarlar örülüyor. Bu ABD’de de Türkiye’de de böyledir. Göçü önlemenin yolları aranıyor. Çünkü göçle gelen insanlarla uğraşmak göründüğünden daha fazla tahribatlara neden oluyor.
Emek sermayenin önüne geçiyor. Marks da aslında, bu durumu ifade eden prekapitalizmden bahsetmiyor muydu? Birileri ya işi anlayamadığı, ya işine öyle geldiği, ya da bazı devletlerin yanaşması olduğu için izm’leri sevimli göstermeye çalışıyordu. Yoksa kendisinden birkaç yüzyıl bahsettiren beyinlerin bu işi anlamamış olmalarını düşünmek, affedersiniz ama biraz saflık olur.
NEVZAT ÜLGER