YA PARANIZA GÜVENİN YA ÇALIŞMANIZA
Paranız yoksa tesadüfen yaşayacaksınız demektir. Maltus öyle demişti ya; “altta kalanın canı çıksın”. Ama bu kalabalıklar da bir gün siyasi örgütlenme içerisine girerlerse inanın birinci parti olurlar.
Paranız var ama puanınız düşükse, hiç endişe etmeye gerek yok. Vakıf üniversitelerinin tüm bölümleri sonuna kadar size açıktır. Tabi her yıl bir servet ödemeyi göze alabilenler için.
Ama paranız yok ve puanınız da düşükse ne devlet üniversitelerinde ne de vakıf üniversitelerinde kapılar size açık değildir.
Bir de tercih hatası yapanlar var. Adam vakıf üniversitelerinin ücretini düşünmeden tercih yapıyor. Sonra da para miktarını fark ediyor ama iş işten geçmiş oluyor. Böylece üniversiteyi kazanma puanına rağmen kayıt yaptıramayanların sayısı 120 bin diyor ilgilisi. Bunların çoğu ya vakıf üniversitelerinin ücretine ve şartlarına dikkat etmiyor, ya kazandığı programı beğenmiyor ya da yeni beklentiler içerisine giriyor.
Tabi, ortada bir soru hala cevap bekliyor; üniversiteye giremeyen talipli sayısı 2,5 milyon olduğu halde, neden üniversitelerde hala 200 bin kontenjan açığı var?
Hoşumuza gider veya gitmez, cari sistemde ya paranız çok olacak veya geleceği doğru okuyarak bir adım önde olmayı seçeceğiz.
ÖSYM (2019) PANİK ÇIKARDI
2019 YKS (Yükseköğretim Kurumları Sınavı) çarpıcı sonuçlar serdi etrafa.
Temel yeterlilik testinde en az 180 barajını geçenlerin oranı % 53,72 oldu.
Adayların %46,28’i lisans (dört yıllık fakülte ve yüksek okul) bölümlerini tercih için gerekli puanı alamadı.
Alan yeterlilik testlerinde de 10 adaydan 6’sı 180 puanı geçemedi, 556.184 aday hiçbir soruyu cevaplamadı.
Fen bilimleri testinde 787 bin kişi tek doğru yapmadı.
Temel matematik testinde ise sıfır çekenlerin sayısı 307.712 oldu. Bu kısımda sadece 671 aday tüm soruları cevapladı.
Elbette bu sonuçlar büyük bir paniğe neden oldu. Olmaz mı?
ŞULE YÜKSEL ŞENLER
1938/ Kayseri doğumlu olan Şule Yüksel Şenler 28 Ağustos 2019 günü İstanbul’da vefat etti. Allah rahmet etsin. Cenaze törenine Cumhurbaşkanı da katıldı. Şule Hanım hayatta iken yaptığı mücadelenin fiili sonuçlarını hem artı yönleri ile hem de eksi yönleri ile gördü. O bir aktivist değildi. O inanmış bir mümine hanımdı. Meşhur olmak gibi bir hedefi hiç olmadı zannederim. Zaten 1965 yılında 27 yaşında iken tesettüre girmişti.
Kendisi “romancı” olmadığı halde yazdığı “Huzur Sokağı” romanı önemli baskılar yaptı. “Birleşen Yollar” diye sinemaya uyarlandı. Büyük de sükse yaptı. Bu film ve elbette Huzur Sokağı romanı aslında dindarların da asrilerin de bütün açmazlarını ortaya koyuyordu.
Şule Hanım, roman yazmak için roman yazmadı. O, derdini bu yolla anlatacağı için bu romanı yazdı. Hatta onun bu hareketi, yönetimlerin “kadınlar” üzerindeki dayatmacı tezlerinin ışıklarını önemli ölçüde söndürdü.
1934 yılında kadınlara tanınan seçme ve seçilme hakkı aslında tesettürlü hanımlar için 30 Mart 2014 yılına kadar sadece seçme hakkı olarak uygulanmıştı. Tesettürlü hanımların seçilme hakları ancak 80 yıl sonra tanınmıştı. Bunda Şule Yüksel Hanımın önemli bir payı vardı.
28 Şubat hareketinin kadınlar üzerindeki baskısı da kısa sürdü ve özellikle son yirmi yılda, bir zamanların tek parti dayatmaları, zamana ve insanlardaki özgürlük arzularına mağlup oldu.
Bu vesile ile Şule Yüksel Şenler’e ve Birleşen Yollar filminin yapımcısı Yücel Çakmaklı’ya Allah’tan rahmet diliyorum.
NEVZAT ÜLGER