ORTA GELİR TUZAĞI KIRK YIL OLDU
Orta gelir tuzağı, bir ekonomide kişi başına gelir düzeyinin belirli bir aşamadan öteye gidememesi halini ya da belirli bir gelir düzeyine ulaştıktan sonra durgunluk içine girilmesi durumunu ifade eder.
Orta gelir tuzağına sürükleyen nedenler; gelir dağılımı eşitsizliği, düşük rekabet gücü, düşük vasıflı beşeri sermaye, kurumsal faktörlerin yetersizliği,
teknoloji, AR-GE faaliyetlerinin yetersizliği, yetersiz alt yapı yatırımları olarak belirtilmiştir.
Türkiye şu anda fert başına düşen milli gelirde 9.000-11.000 dolar bandını mesken tutmuş durumda. Elbette bu uzun yıllardan beri böyle.
Şöyle diyelim 2002 yılında fert başına düşen milli geliri 3.000 dolara çakılmış olan Türkiye, AK Parti iktidarının aldığı tedbirlerin ardından kısa bir süre sonra 10.000 dolar bandını yakalamıştı.
2002 yılının son ayında iktidara gelen AKP’nin ilk yılları ekonomide atılıma tanık oldu. 2002-2008 arasında kişi başına düşen milli gelir 3 bin dolardan 10 bin dolara çıktı.
Ama orada tıkandı kaldı. Türkiye’yi 10 bin dolar gelire AKP getirdi. Peki 20 bin dolara nasıl çıkar?
2008’de kişi başına gelir 10 bin 436 dolardı.
Ekonomi on yıldır patinaj yapıyor. Buna iktisatta “orta gelir tuzağı” deniyor. Türkiye inşaat ve geleneksel sektörler öncülüğünde 10 bin dolara geldi ama 20 bin dolara gitmek için vites değiştirmek, yüksek teknolojinin payını artırmak zorunda. Aksi takdirde daha yıllarca 9 bin – 11 bin dolar bandında gidip geleceğiz.
1.005 dolar ve daha az gelirli ülkeler “düşük gelirli ekonomileri”,
1.006-3.955 dolar geliri olan ülkeler “düşük orta gelirli ülkeleri”,
3.956-12.235 dolar gelire sahip olan ülkeler “üst orta gelirli ülkeleri”
12.236 dolar ve daha fazla geliri olan ülkeler de “yüksek gelirli ülkeler” olarak tanımlanmaktadırlar.
Buna göre 1.006 dolar ile 12.235 dolar arasında kişi başına gelire sahip ekonomiler orta gelirli ekonomi olarak kabul ediliyor. Ülke büyümezse kişi başına gelir de artmaz.
Türkiye bugüne kadar aşamadığı “Orta gelir tuzağı”nı nasıl aşabilir, nasıl “yükseliş”i başarabilir?
En önemli yolu “başarılı” sanayileşme. Başarılı bir sanayileşmenin temelinde yapısal reformlar ve sürdürülebilir sanayi politikaları yer alıyor. İyi sanayi politikalarının uygulanması gerekiyor; iyi devlet ve iyi özel sektör. Nedir o politikalar?
Tuzaktan kurtulmak için hem mal hem de hizmet sektöründe daha yüksek üretim verimliliği sağlanmalı. Bunun için de daha güçlü yapısal dönüşüme ihtiyaç vardır. Muhakkak hukuk.
Politika yapıcılar; yapısal dönüşümü, girişimciliği, yeniliği, bilgi teknolojilerini ve nitelikli emeği geliştirecek, kamu ekonomisini daha etkin hale getirecek reformlara ağırlık vermelidir.
Türkiye’nin de içerisinde yer aldığı 28 üst orta gelirli ülkede orta gelir tuzağından çıkmak için önemli koşullardan biri de ülke içinde bölgesel gelişmişlik farklılıklarının azaltılmasıdır. Kaynakların verimlilik düzeylerinin ülke içinde tüm bölgelerde birbirine yaklaşması, ülke kaynaklarının daha verimli bir şekilde kullanılması manasına gelir. Bu nedenle, büyümenin sürdürülebilirliği ve rekabetçi bir ekonominin oluşturulması için bölgesel eşitsizlikleri azaltmaya yönelik kamu politikaların uygulanması gerekmektedir.
Kaynakların serbest piyasa ortamında üretime en fazla katkı sağlayabilecekleri alanlarda tahsis edilebilmeleri için ekonominin tüm boyutlarında şeffaflık, hesap verebilirlik, hukukun üstünlüğü, ifade ve düşünce özgürlüğü ve demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla hakim kılınması hedeflenmelidir.
Hem devlet hem de halk, yerli sanayi ürünlerine rağbet etmeli.
Ekonomik anlamda kalkınmayı hedefleyen ülkelerin başarılı bir sanayileşme yapılanmasının olduğunu görmekteyiz.
NEVZAT ÜLGER