SÜLEYMAN KARAGÜLLE’NİN PENCERESİNDEN
Bir ekonomide %2,5 enflasyon denge unsurudur, halk parasını yastık altına koymaz, yatırım yapar. %5’e kadar enflasyon kârlıdır, ekonomi çalışır. %10 enflasyon zararsızdır ama ekonomi sıkıntısı yaşanabilir. Beşerî hasıla da yıllık yüzde on kadar artar. Nüfus ile teknoloji de artar. %10’dan fazla enflasyon zararlı olmaya başlar, durdurulamaz. Enflasyon kadar faizi artırmak gerekir. Aksi takdirde kimse parasını yatırıma yönlendirmez. Artırdığınız faizin ödenmesi için yeni krediler açılır, dolayısıyla enflasyon da artar. Yüzde yüzlere varıncaya kadar enflasyonlu ekonomi varlığını korur, halk yatırım yapmaz ama yaşamaya devam eder, kısıtlı da olsa ekonomi dengesini korur.
Enflasyon yüzde yüzü geçince artık ekonomi yaşamaz, çöker ve devlet aşaması öncesine dönülür, devlet yok gibidir. Para yoktur. Halk ilkel ekonomiyi yaşamaya başlar. Batılılar bunu yaşayarak bildiği için %10’un üstünde bir faiz ve enflasyon onlarda yoktur, genel olarak %5’in altındadır.
Bankalar krediyi artırıp eksilterek işsizliği dengeler. Yüzde 2 veya 3 işsizlik olacak şekilde krediyi ayarlarlar. Halk işini kaybeder diye işyerine sadık olur, işyerinden ayrılmaz. Böylece fabrikalar faaliyete devam eder. Demek ki Batıda işsizlik ekonomik politikalara bağlıdır ve kontrollüdür.
Gelişmemiş ekonomilerde ise bu kanun çalışmaz, bir başka deyişle kredi ile işsizlik oranı artırılıp eksiltilemez. Çünkü kayıt dışı ekonomi vardır. Batıda olduğu gibi para banka parası değildir. Bankanın dışında halk da para üretir. a) Veresiye satışlar, b) Taksitli satışlar, c) Bankada kırdırılmayan bonolar, d) Bakkal defterleri birer paradır ve bankaların kontrolünde değildir. Dolayısıyla bankalar ekonomiye hâkim olamazlar.
Batıda yatırımları Sermaye veya kamu yapar, dolayısıyla arz edilen mal da kontrollüdür. Türkiye’de ise halk ekonomisi vardır, dolayısıyla yatırımlar da devrededir. Mallar daha çoktur. En kötü tarafı doların da para olarak çalışmasıdır. Fiyatların oluşmasında bazen para tarafı yer alır bazen mal tarafı yer alır, böylece fiyatlar ani olarak inip çıkar.
Batı üniversitelerinde kayıtlı ekonomi okutulur, kayıt dışı ekonomi incelenmez. Oysa gelişmemiş ülkelerde kayıt dışı ekonomi vardır, onun ilmi daha zordur ve belirsizdir.
Batı ekonomileri gelişmiş ülkelerin sömürü ekonomisidir. Onlar başkalarını nasıl sömürürüz diye okurlar. Bizler de ne yapalım da onlar bizi daha kolay sömürsünler diye okuruz. Neredeyse onu bile okumayız, sadece anlamadan ezberleriz. Fakültelerimiz bize sadece yüktür.
Batıda para basarsanız enflasyon olur. Türkiye’de para basmazsanız enflasyon olur, çünkü halkın ürettiği para daha fazladır. Çünkü garantisi yoktur. Dolayısıyla devlet parayı az basarsa halkın ürettiği banka dışı para devreye girer, enflasyon olur. Eğer banka yeteri kadar nakit basarsa o zaman halk banka parasını kullanır ve gerçek faiz banka faizine iner.
Demek ki gelişmemiş ekonomilerin ekonomisi gelişmiş ülkelerin ekonomisinden farklıdır. Batıdan öğrenilemez.
Ekonomi ilmi bilinmezse bu söylenenler anlaşılamaz. Ekonomi ilminde fiyat paranın mala bölümüdür. Eğer piyasada artan para kadar mal da artıyorsa enflasyon olmaz, çünkü fiyatlar aynı kalır. Bu çok basit bir kanundur. O halde biz üreticiye her zaman kredi açabiliriz. Mal çoğalırsa para da çoğalır. Fiyatlar değişmediği gibi işsizlik de olmaz.
Batıda dengenin kurulamamış olması yapıların tekellerde kalmasından dolayıdır. Halka para ödenir ama halk bu parayla ürettiğini alamaz, üretmediği malları almaya kalkışır. Para iki misli, mal yarı yarıya olunca enflasyon olur.
Para ekonomisinde para kâr olarak piyasadan çekilir, dolayısıyla döngü durur.
Şimdi dünya henüz banka ekonomisine geçememiştir. Batıda bile banka dışı üretim tüketim başlamıştır. Onlarda da kayıt dışı ekonomi başladığı için Batı ekonomisi problemlidir.
Batı sokaklarında dolanıp durmaya gerek yok. Allah’ın nuru Türkiye’de parlıyor.
Yerel ekonomiler gittikçe canlanmaktadır. Türkiye henüz krize girmemiştir. Devletler artık bilinçlenmiş, bloklar oluşturuyorlar, bu bloklar da kendi iradeleri ile uzlaşıyorlar.
NEVZAT ÜLGER