TAĞŞİŞ VE “GIDA TERÖRÜ”
Osmanlı lirasında tağşiş üzerine epeyce tarih okumuştum ama gıdada tağşiş konusu doğrusu aklıma gelmemişti. Parada tağşiş; altın liradaki altın miktarının azaltılarak yerine daha düşük değerde metal katılması olayıdır. Konuyu netleştirelim, gümüş paradaki gümüş miktarını, altın paradaki altın miktarını düşürerek onların yerine daha düşük değerdeki bakır gibi madenleri katma işidir.
Gıdada tağşiş ve taklit konusu da bunun gibi. Sızma zeytinyağı diye aldığımız yağın içerisine, daha ucuz yağların dışında tohum yağları, balın içerisine ise fruktoz+glukoz+prolin maddeleri katıyorlar.
Kırmızı pul biber alıyorsunuz içerisine boya maddesi katılmış.
Sucuk alıyorsunuz içerisinde tek tırnaklılara ait et var. Salamdan sucuğa, lahmacun harcından kebaba kadar birçok üründe çeşitli etler çıkmış.
Peynirde jelatin, yağ, nişasta karışımı var. Yoğurtta sığır geni, ayranda ilaç maddesi bulundu.
Enerji içeceklerinde, bitki çayları ve kahvelerde ilaç etken maddesi var diyor bakanlık.
Zeytinyağı, sucuk, peynir, yağ pazarladılar geçen gün açılan gıda fuarında. Anlaşılan o ki bu ürünlerin bu listede olma ihtimali var mı yok mu bilemiyoruz. Ancak bakanlığın listesinde yıllardır aynı işi yapıp halk üzerinde olumlu etki bırakan firmalar dahi var. Tuzun kokmasına buradan başlanıyor demek de ne mahsur var yani! Liste uzayıp gidiyor.
Boşuna Prof. Dr. Canan Karatay pakete girmiş yiyeceklere fazla güvenmeyin, yoğurdunuzu evde kendiniz yapın demiyormuş. Onunla o kadar çok uğraştılar ki, hekimler birliği onun hekimlik diplamasının iptali yoluna giderken bazı mahkemeler de onay verdiler. Birçok kimse Napolyoncu.
Şimdi kime güveneceğiz? Hekime mi, hakime mi, üretici firmaya mı, doğrusu şaşırdık.
Bu bilgileri Tarım ve Orman Bakanlığı açıklıyor. Taklit, tağşiş yapıldığı veya ilaç etken maddesi ilave edildiği tespit edilen toplam 618 firmaya ait 1211 parti ürün.
Laboratuvar sonucuyla taklit veya tağşiş yapıldığı kesinleşen gıdaları üreten/ithal eden; kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye düşürecek şekilde bozulmuş, değiştirilmiş gıdaları üreten ve/veya satan firmanın adı, ürün adı, markası, parti ve/veya seri numarasını içeren bilgiler kamuoyunun bilgisine sunuldu.
Bakanlıkca yürütülen denetimlerin yanında, tüketiciler tarafından yapılan ihbar, şikâyet, CİMER ve Alo 174 Gıda Hattı başvuruları neticesinde gerçekleştirilen denetimlerin de büyük payı olduğu açıktır. Bu bakımdan tüketicilerin bu başvurularını sürdürmeleri, halkımızın sağlığının korunması yönündeki çalışmalar için büyük önem taşımaktadır.
Aldığımız yağ, yağ değil. Bal, bal değil. Et, et değil. Konu hakkında bilgileri olan ve toplumu da bilgilendirmek için ekranlara çıkan insanların anlattıklarının az bile olduğunu görüyoruz.
Bakanlığı ve bakanı tebrik ediyoruz. İşi daha değişik bir şekilde de atlatabilirlerdi ama yapmadılar. Cidden toplum olarak tebrik ediyoruz.
Böylece ilk kamuoyu duyurusunun yapıldığı 2012 yılından bu yana 1283 firmaya ait 2816 parti ürün tüketicilerin bilgisine sunulmuş oluyor diyor yetkililer.
Bakanı bir daha tebrik etmek gerekiyor doğrusu. Oldukça zor bir işi başardı. Çünkü bu firmalar neler yapmazlar ki? İşte devlet olmak böyle bir şeydir diyor vatandaş.
Toplumdaki suç oranı ile ve düşük davranışlarla bu yiyeceklerin bir ilgisi yok mu acaba?
NEVZAT ÜLGER